Taşköprü Gazetesi’nden Ramazan Yüksel’in öncülüğünde gündeme taşınan “Dua Kardeşi Şehirler” projesi, hem yerelde hem küreselde derin bir dönüşümün fitilini ateşleyebilir. Türkiye’nin toplumsal dayanışma kapasitesini artırmayı amaçlayan bu öneri, dua kavramını sadece bireysel bir ibadet olmaktan çıkarıp toplumsal moral kaynağı ve diplomatik yumuşak güç unsuru haline getirmeyi hedefliyor. Peki bu proje gerçekten uygulanırsa ne olur?
Toplumun psikolojisini iyileştirebilir mi?
Uzmanlara göre, şehirlerin karşılıklı olarak birbirine dua etmesiyle oluşacak bağ, sosyo-psikolojik düzeyde ciddi bir etki yaratabilir. Özellikle yalnızlık, umutsuzluk ve aidiyet eksikliği gibi sorunların yoğun olduğu büyük şehirlerde, cami merkezli yapılan ortak dua etkinlikleriyle topluluk duygusu yeniden inşa edilebilir. Yapılan simülasyonlara göre, bu tarz manevi seferberlikler anksiyete ve stres seviyelerinde yüzde 30’a yakın düşüş sağlayabilir.
Genç kuşak bu modele nasıl dahil olur?
“Dua Kardeşi Şehirler” projesi, sadece geleneksel yöntemlerle değil, dijital medya kampanyaları ile de desteklenmeyi hedefliyor. Sosyal medyada “#DuaKardeşim” etiketiyle yürütülecek paylaşımlar, özellikle Z kuşağı üzerinde farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Okullarda düzenlenecek dua temalı kısa film yarışmaları, şiir geceleri ve sosyal sorumluluk projeleri, gençlerin projeye aktif katılımını sağlayabilir.
Türkiye bu projeyle uluslararası arenada ne kazanır?
Bu fikir, sadece iç dengeleri değil, dış politikayı da etkileyebilecek kadar güçlü bir potansiyel barındırıyor. Proje hayata geçerse, başta Pakistan, Endonezya, Bosna Hersek ve Azerbaycan gibi ülkeler olmak üzere, birçok İslam ülkesi benzer adımlar atabilir. Bu da Türkiye’yi manevi diplomasi alanında öncü ülke konumuna taşıyabilir. Uzun vadede “Dua Kardeşi Ülkeler Günü” gibi küresel farkındalık etkinlikleri düzenlenmesi bile söz konusu olabilir.
Medya ve sosyal etki ne olur?
Projenin ilk günlerinden itibaren, ulusal basında “81 şehir, 81 dua kardeşi” sloganı altında geniş yankı uyandırması bekleniyor. TRT, AA, Hürriyet, Sabah ve Sözcü gibi farklı çizgilerdeki medya kuruluşlarının bu haberi toplumsal barış ve birlik mesajı çerçevesinde işlemesi, etkisini katlayabilir. Sosyal medyada ise kampanyanın ilk 48 saatte trend olacağı öngörülüyor.
Türkiye’nin “sert güçten kalp gücüne” geçişi olabilir mi?
“Dua Kardeşi Şehirler” modeli, Türkiye’nin uluslararası imajında radikal bir dönüşüm yaratabilir. Uzun süredir jeopolitik krizlerde sert tavırlarıyla anılan ülke, bu projeyle birlikte duygusal zekâsı yüksek, toplumsal duyarlılığı gelişmiş bir “kalp gücü” ülkesine dönüşebilir. Bu, Türkiye’nin dış politikada yumuşak güç kapasitesini artırarak UNESCO ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarda daha güçlü söz sahibi olmasını sağlayabilir.