Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) Antalya Eğitim ve Sosyal Tesisi'nde düzenlenen Uluslararası 20. Adli Tıp Günleri'nde yaptığı konuşmada, etkinliğin süreklilik kazanmasının yanında alanında bir marka haline geldiğini söyledi.

Balıkesir’de 4.5 Büyüklüğünde Deprem!
Balıkesir’de 4.5 Büyüklüğünde Deprem!
İçeriği Görüntüle

Tunç’un açıklamalarından öne çıkanalar şöyle:

Yargılamada maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunan adli tıp, adaletin doğru ve güvenilir tecelli etmesinde hayati bir rol oynuyor. Bu yönüyle hem adil yargılanma hakkının korunmasını hem de toplumun hukuka olan güveninin güçlenmesini temin eder. Adli tıp, bilimin ışığını, adaletin terazisine taşıyan hukukun ayrılmaz bir tamamlayıcısıdır. Adli tıp, bir yandan insan bedeninin sessiz tanıklığını çözümlerken, diğer yandan hukuk dünyasının en karmaşık, en gizemli vakalarına ışık tutar. Her bir bulgu, her bir inceleme, hakikate giden yolun taşlarını örer. Bir parmak izi, bir DNA örneği, bir otopsi raporu, kimi zaman en karmaşık davaların çözüm anahtarını elinde tutar. Hukuk uyuşmazlıklarından, ceza soruşturma ve yargılamalarına adli tıp, delile dayalı bilimin gücüyle, karanlıkta kalan gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını sağlar. Böylece adli tıp, adaletin, toplumsal güvenin ve hukukun üstünlüğünün de teminatı olur.

"65 binden fazla masum insan dünyanın gözü önünde katledildi"

Gazze'de son iki yıldan bu yana artık insan hakları ihlalinin önüne geçen soykırım suçu işleniyor. 65 binden fazla masum insan, maalesef dünyanın gözü önünde katledildi. Bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor. Maalesef Batı iki yüzlü. Kadın haklarından bahsedenler, çocuk haklarından bahsedenler, orada gazeteciler öldürülürken basın özgürlüğünden bahsedenlerin maalesef Filistin ve Gazze söz konusu olduğunda hiç sesleri çıkmıyor. Tabii Avrupa ülkelerinde ve dünyanın değişik yerlerinde toplum vicdanı bunu kabul etmiyor. İnsanlar sokaklara taşıyor. Yönetimlerine özellikle bu zulmü durdurmak için çağrıda bulunuyor. Ve son zamanlarda tabii Türkiye'nin daha çok seslendirmesiyle Sayın Cumhurbaşkanı'mızın oradaki problemin çözümünün iki devletli bir yapıda olduğu ve bağımsız bir Filistin devletinin toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin mutlaka kurulması gerektiği düşüncesini artık bütün dünya yavaş yavaş kabul etmeye de başladı ve birçok Avrupa ülkesinin de Filistin devletini tanıdığını görüyoruz.

Uluslararası Adalet Divanı'nda Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesini ihlal eden İsrail'in yargılandığı davada alınan tedbir kararları maalesef hayata geçirilemedi. Karar sadece kağıt üstünde. Kim uygulayacak bu kararı? Uluslararası Adalet Divanının kararını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi... Neden uygulamıyor? Çünkü orada adil bir yapı yok. Bir vetoyla insani yardım önergeleri bile reddedilebiliyor. Ateşkes önergeleri reddediliyor. Uluslararası Ceza Mahkemesinde soykırım suçunu işleyen, çocukları kadınları katleden soykırımcılar hakkında yakalama kararı çıkarılıyor. Tutuklama talep ediliyor. Ama tutuklama talep edilen o soykırım suçluları, o katiller bütün dünyayı dolaşarak kendilerini demokratik devlet olarak gösteren ülkelerin parlamentolarında ayakta alkışlanabiliyor. İşte bu çifte standart. Maalesef uluslararası hukuka güveni, uluslararası mahkemelere güveni azaltıyor ve yok ediyor. Dolayısıyla insanlık için çok önemli bir problem. Eğer uluslararası hukuku ve uluslararası mahkemeleri güvenilir hale getireceksek öncelikle Gazze'deki katliamın durdurulması ve o katliamı yapanların adalet önüne çıkarılması gerekiyor. İnşallah adaletin önüne bir gün çıkacaklar. Nasıl Bosna kasapları yıllar sonra kurulan mahkemede insanlık huzurunda hesap vermişler ve hapse atılmışlarsa, İsrail'in o soykırım suçluları da bir gün insanlık huzurunda hesap verecek.”