Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin FETÖ yargılamalarına ilişkin verdiği son karar, Türkiye’de hukuk, siyaset ve kamuoyu nezdinde geniş yankı uyandırdı. Özellikle ByLock uygulamasının tek başına delil olarak kabul edilmesinin insan hakları ihlali sayılması, geçmişte görevden alınan yüzlerce hakim ve savcının durumunu yeniden gündeme taşıdı.
“HAKİM VE SAVCILAR TEORİK OLARAK DÖNEBİLİR”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen dava, hukuki, siyasi ve uluslararası ilişkiler açısından büyük yankı uyandırabilecek bir karar olarak değerlendiriliyor. AİHM’nin bu kararı, FETÖ bağlantısı gerekçesiyle yürütülen yargılamalarda, özellikle ByLock uygulamasının tek başına delil kabul edilmesinin insan hakları ihlali oluşturduğuna işaret ediyor. Avukatlar, kararın 1201 hakim ve savcının görevlerine iade edilmesi konusunda önemli bir adım olabileceğini vurguladı.
AİHM kararlarının bağlayıcı niteliği, Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi olarak bu kararları uygulama taahhüdüne dayanarak, söz konusu hakim ve savcıların yeniden yargılanma veya görevlerine dönme ihtimalini teorik olarak mümkün kılıyor. Ancak hukukçular, bu sürecin Yargıtay ve Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSYK) gibi ulusal yargı organlarının inisiyatifine bağlı olduğunu altını çizdi. Eğer ‘örgüt üyeliği’ suçlaması tamamen düşerse, bu kişiler hukuken göreve dönebilecek olsa da ‘kamu güvenliği’ ve ‘toplumsal tepki’ gibi gerekçelerle fiili iadenin engellenebileceğine dikkat çekti.
“13.9 MİLYON AVROLUK TAZMİNAT YÜKÜ”
Kararın bir diğer önemli sonucu ise tazminat boyutu. Hukukçular, AİHM’nin Türkiye’ye verdiği tazminatın, tarihin en büyük toplu tazminat kararlarından biri olabileceğini belirtti. Bu durumun, devletin kamu bütçesine ciddi bir yük getirebileceği ifade edildi.
Türkiye’nin önünde şimdi yargı reformu seçeneği duruyor. Hukukçular, özellikle terör suçlamaları ve dijital delillerin kullanımında daha şeffaf ve denetlenebilir prosedürler getirilmesi gerektiğini vurguladı. AİHM içtihatlarına uygun kanuni düzenlemeler yapılmaması halinde, yeni davaların önünün açılabileceği ve devletin tazminat yükünün daha da artabileceği konusunda uyarıda bulundu.