Gündem

AK Parti Sözcüsü Çelik: Mizah dergisindeki saygısızlığı lanetliyoruz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Dün Peygamber efendimize ve Hz Musa'ya yönelik gerçekleştirilen saygısızlığa tepkimizi verdik. Mizah dergisindeki bu saygısızlığı bir kez daha lanetliyoruz.” dedi.

Abone Ol

Mizah dergisi Leman hakkında Hz Muhammed ve Hz Musa karikatürüne yer verdiği gerekçesiyle, "dini değerleri alenen aşağılama" suçundan soruşturma başlatılmış ve yazı işleri müdürü, müessese müdürü çizer ve karikatürist gözaltına alınmıştı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Bunu bir kere daha lanetliyoruz. Tabii vatandaşlarımızın da bu konudaki hassasiyeti, milletimizin Peygamberimize aşkının, sevdasının bir tezahürü olarak gündeme geldi. Tabii burada çok boyutlu bir çerçeveden bahsediyoruz. Çok uzun zamandır Avrupa'da maalesef Kur'an-ı Kerim'e, Hazreti Peygamber'e dönük olarak birtakım faşistler tarafından yapılan saygısızlıklara şahit oluyoruz. Bu İslamofobik akımlarla da mücadele ediyoruz. Bu çerçevede bakıldığında, esasında bu karikatürle ilgili yapılan bazı açıklamaları gördüğümüzde bu ortaya çıkacak tepkilerin hesap edilmemiş olduğunu değerlendirmiyoruz. Bunun herhangi bir şekilde bir sanatla, fikirle, fikir özgürlüğüyle, sanat özgürlüğüyle herhangi bir alakası yok. O şekilde yorumlanması mümkün değil.

Bize göre doğrudan İslam düşmanlığı yapan, Hazreti Musa'ya düşmanlık yapan, Peygamber Efendimize saygısızlık yapan bir nefret suçudur. Avrupa'da faşistler bunları gerçekleştirirken, birkaç tabloya rast gelmiştik. Birincisi, orada birtakım ülkelerde polis güçleri Kur'an-ı Kerim yakanlara bu saygısızlığı yapanlara korumak için güvenlik tedbiri alıyordu ama birisi Tevrat yakmaya kalktığında onu engelliyordu. Biz de şöyle söyledik, 'Tevrat'ın yakılmasını engellemeniz doğrudur. Hiçbir kutsal kitaba saygısızlık yapılmamalıdır ama Kur'an-ı Kerim'in yakılmasını da engellemeniz gerekirdi.' Yani bu konuda bir çifte standart olmaması gerekir. Yine biliyorsunuz herhangi bir şekilde Müslümanlar kendi değerlerinden aldıkları güçle yapılan bir saygısızlığa saygısızlıkla cevap vermezler. Hazreti Peygamber'e yapılan bir saygısızlık neticesinde, Müslümanlar biliyorsunuz bazı Avrupa ülkelerinde Hazreti İsa Efendimize saygı geceleri düzenlemişlerdi. Doğrusu budur.

ABD’DE GAZZE'YLE İLGİLİ GÖSTERİ YAPAN MÜSLÜMAN GENÇLERİN HRİSTİYAN GENÇLER TARAFINDAN KORUNMASI”

"Doğru tutum, doğru davranış biçimi budur. O sebeple İslam düşmanlığı, değerlerimize hakaret, hangi dinden olursa olsun, bu değerler karşısında saygısızlık yapanlara karşı. Bu bizim en net şekilde sürdüreceğimiz hem siyasi hem de sosyal hem de zihniyet mücadelesidir. Tabii ki hukuki mücadelemizi de bu çerçevede vereceğiz. Dün bütün bu hassasiyeti gösteren vatandaşlarımıza buradan saygılarımızı, sevgilerimizi ve hürmetlerimizi iletiyoruz. Bu hassasiyet son derece değerli bir hassasiyettir, kutsala ve insanlık değerlerine sahip çıkmaktır. Bütün bunlar yapılırken bir kere daha dünyaya bu değerler konusundaki en net mesajımızı vermiş olduk. Fakat bunlar yapılırken, bazı kişilerin polis güçlerine saldırması, emniyet güçlerine fiziki şiddet uygulamaya kalkması gibi davranışlar tabii ki kabul edilemez. Unutmayalım ki tepkimizi gösterirken muhakkak surette hakkaniyet çizgisinde, hakkı savunan bir tutum içerisinde kalmak lazım. Birtakım yanlışların içine düşülmemesi lazım. Yanlışların içine düşenlere de fırsat verilmemesi lazım.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE” SÜRECİ

Terör örgütü PKK'nın silah bırakma sürecine ilişkin bir takvimin belirlenip belirlenmediğine" ilişkin soru üzerine Çelik, "Kesin bir takvim vermek istemem şu aşamada. Bu konudaki çalışmalar kendi doğası ve takvimi içerisinde, yaptığımız çalışmalar çerçevesinde, doğru bir şekilde, kendi ritmi içerisinde ilerliyor. İlk bunu haftalar evvel sorduğunuzda, bunun aylar içinde gerçekleşmesini bekliyoruz demiştim. Daha sonra en son basın toplantımızda haftalar içinde demiştim. Artık günler içinde gerçekleşeceği bir aşamaya gelmiş oluyoruz. Dolayısıyla Terörsüz Türkiye açısından önümüzdeki günler son derece önemli olacaktır.

Burada tabii iki şeyi bir arada söylüyoruz. Bir 'Terörsüz Türkiye' diyoruz. Bir de tabii bunun bölgemiz için ilham kaynağı olacağını ve terörsüz bir bölge iradesinin ortaya çıkmasına da katkı sağlayacağını görüyoruz. Çok uzun zamandır terör örgütleri vekalet savaşının bir unsuru olarak kullanılıyor. Bölgede en son Suriye'de gerçekleşen kiliseye dönük saldırıyı yine bir terör örgütü üstlendi. Dolayısıyla 'Terörsüz Türkiye ve 'Terörsüz Bölge' iradesi bölge halklarının da aynı zamanda bu terörün yükünden uzaklaşması ve önüne daha doğru bir şekilde daha rahat bir şekilde bakabilmesi açısından kıymetlidir. Burada vatandaşlarımızın haklı olarak soruları, tereddütleri oluyor. Şunun bilinmesini isterim ki hepsini büyük bir saygıyla karşılıyoruz. Biz siyasetçiler olarak, siyaset kurumu olarak bunların hepsini gittiğimiz yerlerde cevaplıyoruz, cevaplamaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde de bu cevapları vereceğiz. Milletimizin gözünün önünde Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, 'Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak' ilkesi çerçevesinde bütün bu çalışmalar yürütülüyor.

"TÜRKİYE'SİZ BİR DENKLEMDE AVRUPA GÜVENLİĞİ YOKTUR"

Avrupa'nın, Avrupa Birliği'nin anlamadığı konulardan bir tanesi, esasında Türkiye'siz, Avrupa'da bir sosyal barış olmayacağı gibi aslında güvenlik de olmayacağı şeklindeydi. Biz uzun zaman boyunca esasında bugün Avrupa Birliği'nin yaşadığı konuları, Türkiye eğer Avrupa Birliği'ne tam üye olsaydı, Avrupa'nın hiçbir şekilde yaşamayacağını ifade ettik. Şunu da sık sık ifade ettik. Türkiye, tabii ki bir Akdeniz ülkesi, bir Karadeniz ülkesi, Orta Doğu'da güçlü bir boyutu var, güçlü bir Balkan ülkesi. Ama aynı zamanda da tarihsel olarak köklü bir Avrupa devletidir Türkiye. Bütün bu boyutlarının yanı sıra 100 yıldır da bir bakıma bir Avrupa demokrasidir. Dolayısıyla bütün bunları bir arada düşündüğünüzde Avrupa'nın daha vizyoner davranması lazımdı. Ama bunu yapmadılar. Bugün gelinen noktada Avrupa Birliği'nin kendi içerisindeki tartışmaları görüyorsunuz. Birlik, genişleme konusundaki ilkelerini Türkiye söz konusu olduğunda ilkesizliğe doğru evirince bugün Birlik kendi içerisindeki bütünlüğünü koruyamaz hale geldi. Çünkü aynı tartışmalar oraya doğru devam ediyor. Bu çerçevede bakıldığında Avrupa'nın güvenliği açısından Türkiye vazgeçilmezdir. Yani Türkiye'siz bir denklemde Avrupa güvenliği yoktur.

Türkiye kendi güvenliğini sağlıyor. Ama bu dolaylı olarak ya da otomatik olarak Avrupa güvenliğine de her zaman olumlu bir katkıda bulunmuştur. Dolayısıyla birtakım yaptırımlarla Türkiye'nin arzu ettiği silah sistemlerinin engellenmesi ve benzeri uygulamalar aslında büyük bir vizyonsuzluğun, büyük bir siyasi akıl yoksulluğunun neticesi olarak gündeme gelmişti. Ama bir kere daha görüldü ki ortaya çıkan tablo yani bütün bu çatışma bölgelerine baktığınızda ve bu çatışma bölgelerinin yayılma ihtimali olan bölgelere baktığınızda Türkiye'siz herhangi bir şekilde Avrupa güvenliği tanımlanamaz bile. Bu çerçevede bahsettiğimiz bütün bu konularda daha iyi bir noktaya gelindiğini görüyoruz. Daha olumlu bir aşamaya gelindiğini görüyoruz. Önemli olan bu aşamadan sonra Eurofighter ve diğer meselelerde somut adımların ivedilikle atılmasıdır.