AK PARTİ’DEKİ OY KAYBINI DERİNLEŞEN İLETİŞİM KİRİZİ TETİKLİYOR

Abone Ol

AK Parti, 2002'den beri Türkiye siyasetinin dominant gücü olmayı sürdürdü. Partinin Kurucu Lideri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde elde edilen başarılar, ekonomik büyümeden altyapı hamlelerine kadar uzanıyor. Ancak son yerel seçimlerde yaşanan oy erimesi, partide derin bir iletişim krizinin sinyallerini veriyor. Parti yetkilileri bu duruma sessiz kalırken, bu trendin tersine çevrilmesi için acil reformlara ihtiyaç duyulduğu ortada.
AK Parti'nin başarı hikayesi, rakamlarla konuşuyor aslında.
Kişi başına milli gelir 3 bin dolardan 10 bin doların üzerine çıkarıldı.
Otoyollar, havalimanları ve hızlı trenler gibi mega projelerle altyapı devrimi yaşandı son 23 yılda.
Sağlıkta şehir hastaneleri, savunmada yerli üretim oranı yüzde 80'lere ulaştı.
Dış politikada ise Türkiye, Afrika'dan Balkanlar'a uzanan bir etki alanı yarattı.
Bu kazanımlar hem iç hem küresel anlamda derin krizlere rağmen 2023 genel seçimlerinde yüzde 35'in üzerinde oy getirirken, 2024 yerel seçimlerinde oran yüzde 35,48'e geriledi. 2019'dan beri büyükşehir kayıpları ve 2 milyon oy erimesi, AK Parti için alarm zillerini çaldırıyor.

EKONOMİK SIKINTILAR VE HALKTAN KOPUŞ

Bütün kamuoyu araştırmalarından ve saha nabzından da anlaşılıyor ki; oy kaybının temelinde ekonomi yatıyor. Yüksek enflasyon, emekli maaşlarının erimesi ve gelir adaletsizliği, orta ve alt sınıflarda derin yaralar açtı. Ancak asıl sorun, bu krizlerin iletişimdeki yetersizlikle birleşmesi. Parti, dev yatırımlarını halka anlatamıyor. Muhalefetin algı operasyonları karşısında bırakın doğruyu anlatmayı karşı savunma konusunda bile basiretsiz kalıyor.
Parti içinden yükselen eleştiriler, “halktan kopma” algısını işaret ediyor.
Her ne kadar yüzleşmekten kaçınılsa da kuruluş yıllarında “halkın partisi” olarak bilinen AK Parti, zamanla “burjuva partisi” imajına büründüğü bir gerçek.
Yöneticilerin lüks yaşamı, VIP ayrıcalıkları hatta “pahalı aksesuarlar” toplumun gözüne sokuldukça, muhalefet de siyasal stratejisinin bir bölümünü bu AK Parti vitrininde sayılan isimlerle bürokratların bu yöndeki irite edici değişimine odakladıkça sokaktaki vatandaş AK Parti’den uzaklaştı.
Söğütözü’ndekiler kulaklarını tıkasa da “Beyaz Türklerin kibrini yıkmak için geldik, kendi kibirli sınıfımızı yarattık” sözü, sosyal medyada sıkça yankılanıyor, AK Parti tabanı bu rahatsızlığını yüksek sesle dile getiriyor.
Emekliler, işçiler ve dar gelirliler arasındaki duygusal bağ kopar, birbirlerine yabancılaşma artarken, parti bu kesimler başta olmak üzere toplumsal nabzı tutmakta zorlanıyor.

DİJİTAL ÇAĞDA İLETİŞİM FİYASKOSU

Sosyal medya ve medya stratejisi, AK Parti'nin en zayıf halkası.
12 milyon üyeye rağmen, Erdoğan'ın paylaşımları muhalif bir sanatçının eleştirel yaklaşımını içeren paylaşımlar kadar bile etkileşim almıyor. Teşkilatlar, dijitalleşmenin getirdiği bir sonuç olan toplumsal iletişimin sağlanması noktasında önem taşıyan mesajları yaymakta bile başarısız.
Muhalefet, muhalif blok organize bir şekilde olayları manipüle edip gündem yaratırken, AK Parti sessizliğe gömülüyor. Bilhassa partinin iletişim stratejisinin paydaşı olarak kullandığı ve çoğunu dolaylı yollarla da olsa fonladığı televizyon yorumcuları ve sosyal ve dijital medya fenomenleri, halkın gerçeklerinden uzak tespitlerle sessizlikten daha büyük zarar veriyor. En basitinden, bedava aşevleri gibi hizmetler, CHP'nin ücretli kent lokantalarından daha az duyuruluyor. Daha kötüsü bu hizmetleri duyurma noktasında geliştirilen iletişim kampanyaları da bu kampanyalarda kullanılan ekran yüzleri ya da fenomenlere yönelik toplumsal önyargıdan dolayı amacına ulaşmıyor.
İdeolojik boşluk da cabası. Parti, muhafazakâr, milliyetçi ve liberal seçmenini tanımıyor, bu seçmen kitlesine hitap edecek argüman üretemiyor.
Tercih edilen protokol odaklı kadrolar, uzun vadede dava bilincini de yitirdi.
Gençler ekonomik eşitsizlik ve ayrımcılıktan şikayetçi. Kadınlar ise cinsiyet politikalarında tutarsızlık görüyor. İşin aslına bakarsanız gençler ve kadınlardaki bu yargının temelinde de muhalefetin yürüttüğü algı operasyonları var. Yoksa ne gençlerin ne kadınların bu yargıları spesifik olarak örneklendirebileceği bir realite de yok.
Bütün bunların yanında Erdoğan'ın söylemleriyle kadrolarının eylemleri arasındaki derin farka bir de iletişim eksikliği eklenince Erdoğan’ın toplumdaki “sonsuz kredi”si de eriyor.

KOPUŞU ÖNLEMEK İÇİN ROTASYON DEĞİL RADİKAL BİR YENİLENME KAÇINILMAZ

23 yıllık iktidarın sürdürülebilirliği için acil adımlar atılması gerektiğini parti kaynakları da kabul ediyor.
Peki ne yapılmalı, nasıl bir reçete uygulanmalı?
Evvela partinin iletişim stratejisi baştan aşağı revize edilmeli.
Dijital medyada aktif, samimi anlatımlarla hizmetler vurgulanmalı.
Muhalefetin yalan ve manipülasyonlarına karşı hızlı yanıt mekanizmaları kurulmalı.
12 milyon üye mobilize edilerek toplumsal iletişimdeki hasarı onaracak siyasi mesajlar yayılmalı.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, karizmasını kuşatıcı dille kullanarak tabanı genişletmeli.
Gençler ve kadınlara yönelik empati odaklı politikalar üretmeli.
Halkla bağları güçlendirmek için taban demokrasisine dönüş için bir an önce adımlar atılmalı.
Erdoğan'ın belediye başkanlığı dönemindeki erişilebilirlik geri getirilmeli.
Kibirli unsurlar temizlenmeli.
Teşkilatlar, en ücra köşedeki talepleri merkeze taşımalı.
Ekonomide emekli maaşları ve gelir adaleti hızlı bir şekilde sağlanmalı, bu yönde sosyal ve ekonomik politikalar geliştirilmeli.
En geniş toplumsal tepkiyle karşılanan radar cezaları gibi günlük sıkıntıların “affıyla” güven yeniden inşa edilmeli.
İdeolojik yenilenme de kritik. Devrimci ruh canlandırılmalı.
Vesayet karşıtlığı ve bağımsızlık mücadelesi öne çıkarılmalı.
Terörle mücadele gibi temalar siyaset üstü tutulmalı.
Muhalefetin kaostan kaynaklı zayıflığından yararlanarak alternatif vizyon sunulmalı.
Ekonomik, siyasal ve sosyal hayattaki olumsuzluklar karşısında biriken ve patlamaya hazır toplumsal tepkileri göğüsleyip yumuşatacak son tahlilde de enterne edecek reformları kapsayan yeni bir hikâye yazılmalı.

BÜYÜK TEHLİKE TOPLUMSAL KOPUŞ KAPIDA

AK Parti'nin başarıları tartışılmaz. Ne var ki; partinin karşı karşıya olduğu iletişim krizi başarılarla dolu mirası eritiyor.
Profesyonel medya stratejisi, samimi anlatım ve halka dokunan kadrolarla yenilenme artık kaçınılmaz. AK Parti’nin kurulduğu günden bu yana parti vitrinindeki değişim rotasyon handikabının dışına çıkamadı. Bu duruma son verilip yenilenme rotasyonla değil doğrudan kadro değişimine odaklanmalı. Aksi takdirde, Erdoğan'ın karizması bile oy kaybını durdurmaya yetmeyecek günler uzak değil. Üstelik bu, sadece siyasi değil, toplumsal bir kopuş riskini de barındırıyor.
Parti, %50 oy hedefine ulaşmak için yelpazesini genişletmeli. Yoksa muhalefet için boşlukları dolduracak konjonktür var. Şöyle ki; “rüyasında CHP’ye oy verdiğini görse gusül abdesti alacak” geleneksel muhafazakâr-milliyetçi kitlenin genetik kodları çoktan değiştirildi, oy geçişkenliğini maksimum seviyeye çıkaracak dönemsel ittifak projeleri önemli ölçüde başarıya ulaştı.
Ama bütün bu olumsuz tabloya karşın AK parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirleyicilik rolü kaybedilmiş değil.
Erdoğan'ın sabırlı stratejisi, proaktif iletişimle desteklenirse “sonsuz kredi” geri kazanılabilir ve işler Erdoğan sonrasını da kapsayacak şekilde yeniden rayına oturabilir.