Sümeyra Türk
Haber/Analiz
Ankara’nın siyasi koridorlarında hava bir süredir çok hareketli. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı seçimlerinin resmi tarihi Mayıs 2028 olarak görünse de, kulislerde erken seçim fısıltıları giderek artıyor. Siyasetin nabzını tutanlar, özellikle AK Parti’nin “kazanacağını anlarsa” erken seçime koşar adım gidebileceğini konuşuyorlar. Bu fısıltıların merkezinde ise bir başka çarpıcı iddia var: %50+1 kuralının kaldırılarak tek turlu bir seçime, yani en yüksek oyu alanın kazandığı bir sisteme geçiş. Peki, bu söylentiler ne anlama geliyor? Erken seçim ve tek turlu sistem kime yarar? Ankara’nın kulislerinden sızanları sizin için masaya yatırıyorum.
Erken Seçim Fısıltıları: AK Parti’nin Stratejisi mi?
Kulislerde, AK Parti’nin nabız yokladığı ve “zamanlama doğruysa” 2025 sonu veya 2026 başında bir baskın seçime gidebileceği konuşuluyor. Siyaset uzmanlarının fısıldadığına göre, ekonomik göstergeler toparlanırsa ve muhalefetin iç çekişmeleri devam ederse, AK Parti bu fırsatı kaçırmayacak.
X platformunda da benzer yorumlar dolaşıyor: “AK Parti, CHP’deki kurultay kaosunu ve muhalefetin dağınıklığını avantaja çevirmek için erken seçimi zorlayabilir.” Özellikle, CHP’nin içindeki liderlik tartışmaları ve Mansur Yavaş-Ekrem İmamoğlu rekabeti, iktidarın erken seçim kartını masaya sürmesi için ideal bir zemin yaratıyor.
Peki, neden erken seçim? AK Parti’nin %50+1 barajını aşma konusunda endişeleri olduğu biliniyor. Ekonomik kriz, genç seçmenlerdeki memnuniyetsizlik ve muhalefetin potansiyel olarak güçlü adaylar çıkarması, bu barajı zorlaştırıyor. İşte tam da bu noktada, tek turlu seçim fikri devreye giriyor.
Tek Turlu Seçim: İktidarın Kozu mu?
Kulislerde, AK Parti’nin anayasa değişikliğiyle %50+1 kuralını kaldırıp, en yüksek oyu alanın kazandığı bir sisteme geçmeyi planladığı konuşuluyor. Neden mi? İktidar, güçlü teşkilat yapısı, medya hâkimiyeti ve sadık seçmen tabanıyla (%30-35 civarında) çok adaylı bir yarışta avantajlı konumda. Tek turlu bir sistemde, muhalefetin oyları bölündüğü takdirde, AK Parti adayı –örneğin Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir sürpriz isim– %40’ın altında bir oyla bile zaferi göğüsleyebilir.
Sosyal medyada bir paylaşım, bu hesabı net bir şekilde ortaya koyuyor: “AK Parti, tek turlu seçimle muhalefeti bölmeyi ve az farkla kazanmayı hedefliyor. CHP’yi Özgür Özel’le, Yavaş’ı ayrı, İYİ Parti’yi ayrı koşturmak istiyorlar.”
Kulislerde, iktidarın bu stratejiyi CHP’deki kurultay davası gibi iç karışıklıklarla desteklemeyi planladığı da fısıldanıyor. Örneğin, Kasım 2025’te bir baskın seçim senaryosu, muhalefeti hazırlıksız yakalamak için ideal bir tarih olarak dillendiriliyor.
Muhalefetin Riskli Kumarı: Çok Adaylı Strateji
Muhalefet cephesinde ise tek turlu seçim fikri hem bir fırsat hem de bir tuzak olarak görülüyor. %50+1 kuralı, Millet İttifakı’nı tek bir aday etrafında birleşmeye zorluyor, ancak bu süreç sancılı. Mansur Yavaş’ın milliyetçi ve merkez sağ tabana, Ekrem İmamoğlu’nun ise seküler ve kentli seçmene hitap etmesi, muhalefetin elini güçlendirebilir. Tek turlu bir sistem, bu iki ismin ayrı ayrı aday çıkarak farklı seçmen gruplarını mobilize etmesine olanak tanır. DEM Parti veya diğer sol partilerin de kendi adaylarıyla yarışması, muhalefetin toplam oy potansiyelini artırabilir.
Ancak, kulislerde muhalefetin bu stratejiyi koordine etme konusunda zayıf kalabileceği endişesi hâkim. Oy bölünmesi, muhalefetin en büyük kâbusu. Sosyal medyada bir kullanıcı, bu riski şöyle özetliyor: “Tek turlu seçim, muhalefetin aleyhine işler. Yavaş, İmamoğlu, İYİ Parti ve DEM Parti ayrı ayrı aday çıkarırsa, AK Parti az oyla bile kazanır.” Muhalefetin liderleri, bu tuzağa düşmemek için şimdiden strateji geliştirmek zorunda
Mansur Yavaş: Erken Seçimin Kilit İsmi
Ankara’nın sevilen belediye başkanı Mansur Yavaş, hem erken seçim hem de tek turlu sistem tartışmalarında başrolde. Kulislerde, Yavaş’ın bağımsız adaylık için 100 bin imza toplayarak sahaya inebileceği konuşuluyor. Milliyetçi kökeni, muhafazakâr ve merkez sağ seçmene hitabı, onu tek turlu bir seçimde “en yüksek oyu alan” olmaya en yakın isimlerden biri yapıyor. Anketler, Yavaş’ın hem muhalefet hem de iktidar tabanından oy alabilen ender bir figür olduğunu gösteriyor. Ancak, CHP’nin kurultay süreci ve İmamoğlu faktörü, Yavaş’ın yolunu zorlaştırabilir.
Yavaş, geçtiğimiz günlerde birleştirici bir mesaj verdi: “Eski ve yeni genel başkanımızın tek yumruk olması lazım. Birlikte hareket etmezsek geleceğimizi kaybederiz.” Bu sözler, muhalefetin erken seçim ve tek turlu sistem karşısında bölünmemesi gerektiğine işaret ediyor. Ama kulislerde, Yavaş’ın CHP’nin stratejisiyle uyumsuzluk yaşarsa bağımsız bir yola sapabileceği de fısıldanıyor.
Küçük Partiler ve Bağımsızlar: Sürpriz Yapabilir mi?
Tek turlu seçim, Zafer Partisi’nden Ümit Özdağ veya CHP ye yeniden katılan Memleket Partisi’nden Muharrem İnce gibi isimlere de alan açabilir. Milliyetçi veya popülist söylemlerle niş tabanları harekete geçirebilirler. Ancak, teşkilat ve finansman eksikliği, bu aktörlerin büyük oyuncularla rekabetini zorlaştırıyor. Yine de, milliyetçi oyların bölünmesi, özellikle Yavaş’ın işine yarayabilir.
Son Söz: Satranç Tahtasında Kim Önde?
Ankara kulisleri, erken seçim ve tek turlu seçim konuşmalarıyla çalkalanıyor. AK Parti, kazanacağını anlarsa erken seçime gitmekten çekinmeyecek gibi görünüyor. Tek turlu sistem, iktidarın sadık tabanı ve organizasyon gücüyle avantajlı olduğu bir senaryo. Ancak, Mansur Yavaş gibi kapsayıcı isimler, muhalefetin elindeki en güçlü koz. Eğer muhalefet, çok adaylı bir stratejiyi akılcı bir şekilde koordine ederse, bu tuzaktan kurtulabilir. Aksi takdirde, oy bölünmesi iktidarın ekmeğine yağ sürer.
Sosyal medyada bir paylaşımın dediği gibi: “AK Parti, muhalefetin dağınıklığını avantaja çevirmek için pusuda.” Fakat bunun gerçekleşmesi için anayasal bir değişikliğe ihtiyaç var. TBMM’de 360 oy veya referandum gerektiriyor. 2023 genel seçimleri sonrası oluşan 28. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, partilerin milletvekili sayıları şöyle: 272 (AK Parti) + 47 (MHP) + 56 (DEM Parti) +3 (MHP den istifa eden fakat MHP’nin hep yanında yeralan)= 378 milletvekili.
Bu rakam, 600 sandalyeli Meclis’te %63’lük bir çoğunluğa tekabül ediyor. Ancak, DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’nda (AK Parti ve MHP) yer almadığını, aksine Emek ve Özgürlük İttifakı’nın lider partisi olduğunu unutmamak lazım. Peki, bu siyasi satrançta kazanan kim olacak? Ankara, nefesini tutmuş bekliyor.
Anayasal Dayanak:
*1982 Anayasası’nın 101. maddesi, cumhurbaşkanının seçilme usulünü düzenler. 2017 referandumuyla yapılan değişiklik sonrası, bu maddede cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği ve seçilebilmek için geçerli oyların salt çoğunluğunu (%50+1) alması gerektiği belirtildi.
*Madde 101’e göre, eğer ilk turda hiçbir aday %50+1 oy alamazsa, en çok oy alan iki aday arasında ikinci tur oylama yapılır ve bu turda en yüksek oyu alan aday cumhurbaşkanı seçilir.