Suriyelilere cehennemi yaşatan, gösterileri acımasızca bastıran, hapishanelerde akıl almaz işkenceler yapan Baas Rejimi düştükten sonra ortadan kaybolan rejimin önde gelen 10 generali.
Abone Ol
1- Mahir Esad
Öne çıkan isimlerin başında devrik rejim başkanının kardeşi ve Hafız Esed'in üçüncü oğlu Mahir Esed geliyor. Mahir Esed, 2018'den bu yana Esed rejiminin ordusunda “elit birlik” olarak kabul edilen 4. Tümen'in komutanı ve Mart 2011'den bu yana Suriye devriminin bastırılmasından ve rejime karşı ayaklanan şehirlerin işgal edilip yıkılmasından sorumlu en önemli yetkili.
Mahir Esed, 5 Temmuz 2008'de bir grup tutuklunun hapishanede isyan çıkarmasının ardından rejimin Sednaya hapishanesi katliamını gerçekleştirmesinde rol oynayan en önemli isimlerden biri olarak kabul ediliyor.
WikiLeaks internet sitesi, rejimin 2008 yılında hapishanede bir katliam gerçekleştirdiğini doğrulayan belgeler yayınladı. Hapishanede 25 tutuklunun öldürüldüğünü tahmin ediliyor. 8 Aralık 2024'te Esed rejiminin düşmesinden sonra serbest bırakılan tutukluların görüntüleri de dünyayı şok etti.
Mahir Esed Suriye içinde adeta “bağımsız bir devlet” gibiydi. Mezze askeri havaalanı onun emrindeydi ve bu havaalanı Şam kırsalında rejime karşı ayaklanan mahalle ve kasabaların bombalanmasında önemli bir rol oynadı.
Mahir Esed Suriye'de büyük bir servete sahipti.
Mahir Esed liderliğindeki 4. Tümen, “Captagon” ticaretinin güvence altına alınması ve kolaylaştırılmasında ve Suriye dışına nakledilmek üzere fabrikalardan Suriye limanlarına taşınmasında önemli bir rol oynadı.
2- Cemil El Hasan
El Hasan, Suriye hapishanelerinde tutuklulara ağır işkenceler yapmasıyla tanınan Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü'nün direktörüydü. El Hasan, Beşşar Esed'e yakın en önemli danışmanlardan biriydi ve Suriye halkının kanlı bir şekilde bastırılmasına verdiği güçlü destekle biliniyordu.
El Hasan'ın başında bulunduğu Hava Kuvvetleri İstihbarat Servisi tutuklulara işkence yapılmasına karışmış, bu güvenlik servisinin yetkilileri cinayet işlemek, tecavüz etmek ve yüzlerce kişiyi öldürmekle suçlanmıştı.
El Hasan, Esed rejiminde “aşırı baskı” fikrinin en ateşli destekçilerinden biri olarak kabul ediliyor. Rus Sputnik Ajansı'na 2016 yılında verdiği bir röportajda El Hasan, önceki Esed rejiminin 2011 protestolarına verdiği tepkinin yetersiz olduğuna inanıyor ve rejimin 1982 yılında Hama'da uyguladığı ve on binlerce sivilin birkaç gün içinde öldürüldüğü baskıya benzer bir baskı uygulanması gerektiğini söylüyordu.
Suriye'deki rejime sadık Lübnanlı bir analist olan Mihail Avad, bir televizyon röportajında, “seyir füzelerinden daha etkili ve daha ucuz” olduğu düşüncesiyle “Esed'in tavsiyesi üzerine benimsediği patlayıcı varillerin yapımındaki rolü” nedeniyle El Hasan'ı selamladığını söyledi.
3- Süheyl Hasan
Albay Süheyl Hasan, devrik Esed rejimine bağlı güçlerin en önde gelen saha komutanlarından biriydi. Destekçileri ona “Kaplan” diyordu. O ve kuvvetleri, kontrol dışındaki bölgelerde ve muhalif güçlere karşı verdiği savaşlar sırasında sivillere karşı kullandıkları aşırı zalimlikle tanınıyordu.
Süheyl Hasan'ın muhalif bölgelere karşı yürüttüğü savaşlar, desteklediği hava üstünlüğüne dayandığı için yakıp yıkma politikasını izlemek gibi belirgin bir özellik kazandı. İlk başlarda, kara kuvvetleri girmeden önce uçaklar düzinelerce saldırı düzenliyordu.
Süheyl Hasan “askeri ezme” fikrini desteklediğini defalarca dile getirdi. Rejim muhalifleriyle savaşırken gösterdiği aşırı acımasızlık Rusya'nın dikkatini çekti ve ona savaşlarında önemli hava desteği sağlayarak askeri zaferler elde etmesine yardımcı oldu.
Süheyl Hasan'ın rejim ordusundaki etkisi öyle bir noktaya ulaştı ki, Ruslar onu Suriye'deki savaşlara liderlik ettiği için onurlandırdı. Rusya'nın Hasan'a verdiği destek, Hasan'ın “Kaplan Güçleri” olarak bilinen kuvvetlerinin sahip olduğu büyük nüfuza dayanarak ordu içindeki nüfuz için Beşşar Esed ile yarıştığı bir noktaya ulaştı.
Beşşar Esed 2017 yılında Süheyl Hasan'ı ödüllendirdi ve Hava Kuvvetleri İstihbaratının kuzey kolunun başına atamaya karar verdi. Ancak Hasan, 27 Kasım 2024'te başlayan ve sonunda Esed'in düşmesine neden olan savaşlarda önemli bir rol oynamadı. Hasan bu çatışmalarda yaralandı ve kuvvetleri muhalif güçlerin saldırılarına dayanamadı.
2017 yılında ABD, Suriye'de kimyasal silah kullanımı nedeniyle 16 diğer yetkiliyle birlikte Süheyl Hasan'a da yaptırım uyguladı.
4- Ali Memlük
Ali Memlük, Esad rejimi içerisinde 2005 yılında Genel İstihbarat Servisi (Devlet Güvenlik) Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri İstihbaratı Soruşturma Şubesi Başkanlığı gibi birçok hassas güvenlik pozisyonunun yanı sıra Esed'in ulusal güvenlik işlerinden sorumlu danışmanlığı görevini de üstlenmiştir.
Memlük, Suriye'de istihbarat yeteneklerinin geliştirilmesinde ve Suriyelilere yönelik özgürlüklerin baskı altına alınmasında önemli rol oynayan rejimin en önde gelen isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Esed rejimindeki kariyeri boyunca Mamlük'a verilen başlıca görevler arasında rejimin kimyasal programını denetlemek de vardı. Suriye kırsalındaki Ebu'ş Şamat bölgesindeki Hava Kuvvetleri İstihbaratının “Birim 417 ”sinde 1985-1995 döneminde kimyasal silah deneylerini ve bunların Tadmur Hapishanesindeki siyasi tutuklulara karşı kullanımını denetleyen subaylardan biriydi.
Ma'a Adalet (Pro Justice) örgütüne göre o dönemde kimyasal silahlar tutuklular üzerinde denendi ve ardından savaş uçaklarıyla bombalanarak bölgedeki suçun izleri silindi.
Memlük, Suriye'deki protestoların bastırılmasında önemli bir rol oynamış, muhaliflere karşı oluşturulan “Kriz Yönetim Hücresi ”nin bir üyesi olmuştu.
5- Muhammed Rahmun
Esed rejiminin yıkılmasından önce Muhammed Rahmun İçişleri Bakanı olarak görev yapıyordu. Suriye'de sivillerin tutuklanması ve işkence görmesi olaylarına karışmasıyla tanınan güvenlik figürlerinden biri olarak kabul ediliyor.
İçişleri Bakanı olmadan önce Rahmun, 2004 yılında Dera'daki Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi Başkanlığı, ardından merkezi Şam kırsalındaki Harasta kentinde bulunan güney bölgesindeki Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı ve Siyasi Güvenlik Bölümü Başkanlığı da dahil olmak üzere çeşitli güvenlik görevlerinde bulundu.
Harasta'daki “Hava Kuvvetleri Şubesi” “Ölüm Şubesi” olarak bilinmektedir. Şube Esed'e karşı gösteri yapan tutuklularla doluydu. Daha çok iyi tahkim edilmiş bir askeri kışla olarak da biliniyordu.
“Suriye'deki İhlaller Dokümantasyon Merkezi” tarafından daha önce yayınlanan bir raporda, Harasta'daki Hava Kuvvetleri İstihbarat Şubesi'nin geniş yetkilere sahip olması nedeniyle rejimin en sert güvenlik aygıtlarından biri olarak kabul edildiği belirtilmişti. Şubede beş toplu gözaltı odası ve beş hücre hapsi odası bulunuyordu ve bunların tamamı yer altındaydı.
Harasta Hava İstihbarat Şubesi'nde tutuklulara yönelik ihlal türleri arasında hastalıktan perişan olana kadar bırakılmanın yanı sıra günlerce aç bırakma, naylonla yakma, hassas bölgelere işkence etme, copla dövme, çakmakla yakma ve lastikle yakma yer alıyordu. Tüm bu yöntemler tutuklulara fiziksel ve psikolojik olarak zarar vermeyi amaçlıyordu. Esed'in devrilmesinden saatler önce, ABD'nin yaptırım listesinde yer alan Rahmun, Şam'ın merkezinden yaptığı açıklamada, Şam'ın etrafında geçilmesi zor bir güvenlik kordonu olduğunu söyledi. Ancak çok geçmeden muhalif güçler başkente girdi ve Rahmun da ortadan kayboldu.
6- Züheyr Esed
Hafız Esed'in üvey kardeşi olan Züheyr Esed, 1982 yılında Hama katliamını gerçekleştiren ve o dönemde Rıfat Esed (Beşşar Esed'in amcası) tarafından yönetilen Savunma Tugayları Askeri Koleji'nden mezun olmuştur.
Züheyr Esed, Kuneytra vilayetindeki 90. Tugay'ın başındayken Suriye'deki protestoların bastırılmasında önemli bir rol oynamıştır. Ma'a Adalet (Pro Justice) örgütüne göre, "Tümgeneral Züheyr Esed, Şam'ın batı kırsalında, Kuneytra'da ve Dera'da 90. Tugay unsurları tarafından işlenen tüm suçlardan doğrudan sorumludur."
Züheyr Esed'in rejim muhaliflerini cezalandırma yöntemlerinden biri de muhalif bölgeleri kuşatma altına almak ve onları gıdadan mahrum bırakmaktı.
7- Atıf Necib
Suriye'de 2011 yılında devrimin başlamasıyla birlikte Tuğgeneral Atıf Necib'in adı, Suriye'deki protestoları ateşleyen başlıca nedenlerden biri olarak yaygın bir şekilde duyulmaya başlandı. Necib, Dera vilayetinde okullarının duvarlarına özgürlük isteyen sloganlar yazdıkları için bir grup çocuğun tutuklanmasından sorumluydu.
Beşar Esed'in kuzeni olan Necib, Dera'daki Siyasi Güvenlik Şubesi'nin başındaydı.
8- Bessam Merhec El Hasan
Başkanlık Sarayı'nda Güvenlik ve Askeri Ofis Direktörü olarak görev yapan Tümgeneral Bessam, Esed ordusunda Suriyelilere karşı kimyasal silah kullanılmasında rol oynayan en önemli subaylar arasında yer alıyor.
Tümgeneral Bessam, Başkanlık Sarayı'ndaki İstihbarat Ofisi, Muhafız Bölüğü ve Geçit Töreni Bölüğü'nü yönetmek gibi çeşitli hassas görevlerde bulundu. Bessam geçmişte askeri emirlerin Başkanlık Sarayından rejimin ordu birimlerine iletilmesinden doğrudan sorumlu olan en önemli yetkililerden biriydi.
9- Muhammad Dib Zeytun
Tümgeneral Muhammad Dib Zeytun'un Suriye'de özgürlüklerin bastırılmasındaki rolü 2011 protestolarından öncesine dayanmaktadır. 2005 yılında “Şam Deklarasyonu” grubunun üyelerinin soruşturulmasından sorumlu olanlardan biriydi. Bu bildiri o dönemde Suriye'nin önde gelen isimleri tarafından imzalanmış ve Esed ailesinin onlarca yıldır süren diktatörlük yönetimine son verilmesi çağrısında bulunmuştu.
Suriye'de protestoların başlamasıyla birlikte Muhammad Dib Zeytun protestoları bastırma görevini sürdürdü. 2012 yılında Devlet Güvenlik İdaresi Direktörü olarak atandı ve bu görevinden önce Dera'daki protestoları bastırma görevini yürüten “Siyasi Güvenlik” biriminin başındaydı.
Muhammad Dib Zeytun, Tümgeneral Ali Memlük'e çok yakın isimlerden biriydi.
10- Talal Mahluf
Tuğgeneral Talal Mahluf Cumhuriyet Muhafızları'nın komutanlığını üstlendi. Beşşar Esed'in annesi Enise'nin mensup olduğu Mahluf ailesinden gelen Talal, bu avantajını kullanarak eski rejim ordusu içinde hızlı yükseldi.
Mahluf, Suriye'deki protestoların bastırılmasında görev alan en önemli subaylardan biriydi. Cumhuriyet Muhafızları'nın 105. Tugayı Şam kırsalındaki Doğu Guta bölgesinde göstericilere saldırılmasında önemli bir rol oynadı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü daha önce yayınladığı bir raporda Cumhuriyet Muhafızları'nda görev yapmış eski askerlerin ifadelerine yer vermiş ve Mahluf'un kendi elemanlarına göstericilere durmamaları halinde doğrudan ateş etmeleri yönünde emir verdiğini aktarmıştı.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Samimi Haber sitemize
abone olun.