Ebedi Ateşten Yanan Sigara, Harareti Bitmeyen Bir Tartışmayı Ateşledi
47 yaşındaki evsiz Faslı Hamdi Hakim, 4 Ağustos’ta Zafer Takı’nın altında bulunan Meçhul Asker Anıtı’ndaki ebedi ateşten sigarasını yaktı. Letonyalı bir turist tarafından çekilen ve TikTok’ta yayılan video sonrası tutuklanan Hakim, mezar alanına saygısızlık suçlamasıyla yargılanıyor.
İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, olayı “ulusal hafızaya hakaret” olarak niteleyerek, Hakim’in oturma iznini iptal etti. Bu adım, Fas’a sınır dışı edilmesinin önünü açtı. Sağcı çevrelerden destek bulan karar, bazı sol partiler ve insan hakları örgütleri tarafından ise ağır, orantısız ve ırkçı bulundu.
“Meçhul Asker Faslı Olabilirdi”
Aşırı sol parti Lutte Ouvrière’nin sözcüsü Nathalie Arthaud, olayın büyütülmesini eleştirerek, devlet sembollerine gösterilen özenin, göçmen ya da Müslüman vatandaşlara gösterilmediğini söyledi. Arthaud sosyal medyada “Meçhul Asker Faslı olabilirdi” ifadesini kullandı. Bu çıkış, I. Dünya Savaşı’nda Fransa için ölen binlerce Kuzey Afrikalı askerin hatırlatılması açısından güçlü bir simgesellik taşıyordu.
Bir Zamanlar “Je Suis Charlie” idiniz… Şimdi?
Fransa, 2015 yılında Charlie Hebdo dergisinin Hz. Muhammed’e yönelik karikatürleri nedeniyle düzenlenen terör saldırılarının ardından, ifade özgürlüğünü neredeyse kutsal bir değer haline getirmişti. Devlet yetkilileri, dini hassasiyetlere rağmen karikatürlerin yayınlanmasını savunmuş, “hiçbir kutsal dokunulmaz değildir” demişti.
Bugünse, bir göçmenin devletin sembolik ateşinden sigara yakması, aynı ifade özgürlüğü ilkesiyle değil, ulusal birlik, saygı, hafıza gibi kavramlarla karşılanıyor.
Hukuk uzmanı Henri Braun, bu çelişkiyi şöyle yorumluyor:
“Eğer kutsallara hakaret suç değilse, bu eylem neden kriminalize ediliyor? Bir karikatür ‘özgürlük’ olurken, bir sigara nasıl ‘suç’ olabilir?”
Kutsallık Kime Göre?
Bu olay, Fransa’da kutsal olanın ne olduğu ve kim tarafından belirlendiği sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Dini figürler aşağılanabiliyor, ancak devlet sembollerine yapılan küçük bir eylem bile sınır dışı ile sonuçlanabiliyor.
Medya ya da entelektüellerin provokatif çıkışları “eleştiri” sayılırken, göçmen veya yoksul bireylerin davranışları “ahlaksızlık” ve “tehdit” olarak etiketleniyor.
Sınır Nerede Başlıyor, Özgürlük Nerede Bitiyor?
Hamdi Hakim’in eylemi, bilinçli bir politik protesto muydu, yoksa evsizliğin, dışlanmışlığın sıradan bir sonucu mu? Fransa’nın göçmen politikaları, hafıza anlayışı ve ifade özgürlüğü konusunda nerede tutarlı, nerede seçici olduğu sorusu giderek büyüyor.
Fransız hükümeti için ateş kutsal, sol içinse çifte standarda duyulan öfke daha yakıcı.
Bu olay, Fransa'nın ifade özgürlüğü, laiklik ve göç politikaları etrafında dönen tartışmaların sembolik bir kesişim noktası oldu. Bir sigara kıvılcımı, yıllardır için için yanan bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.