MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
Orta Doğu’da son yıllarda artan jeopolitik gerilimler, bölgedeki etnik ve mezhebi toplulukları yeniden uluslararası siyasetin merkezine taşıdı. Yüzyıllardır aynı coğrafyada yaşayan Dürziler, artık yalnızca kültürel kimlikleriyle değil, büyük güçlerin bölgesel hesaplarında stratejik araçlar olarak da öne çıkıyor. Bu durum hem iç çatışmaları körüklüyor hem de devletler arası ilişkileri derinden etkiliyor.
Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, İsrail’in Orta Doğu politikalarına ilişkin Samimi Haber’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şeyhanlıoğlu, İsrail’in sadece Dürzileri değil, Kürtleri, Nusayrileri ve diğer etnik ile mezhebi grupları kullanarak Suriye, Irak ve tüm Orta Doğu’yu Lübnan gibi yönetilemez bir çatı altında tutmayı hedeflediğini vurguladı.
İsrail’in ana amacının kendisine rakip olabilecek herhangi bir komşu ya da bölgesel gücün varlığına izin vermemek olduğunu altını çizerek ifade eden Şeyhanlıoğlu, bu doğrultuda İran’a yönelik saldırılar düzenlendiğini, ancak asıl hedefin Türkiye olduğunu dikkat çekti.
“SUNNİLİĞE YAKINLAR”
Şeyhanlıoğlu, Dürzilerin tarihsel ve mezhebi yapısına da değindi. Dürzilerin, 11. yüzyılda Fatimiler döneminde İslam’dan kısmen ayrışmış bir mezhep olduğunu, ancak coğrafyanın bir parçası olmayı sürdürdüğünü belirterek; “İsrail, Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürzileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Buna karşın Lübnan’daki Dürzi lider Veli Canburat’ın bu politikaya karşı duruyor. Osmanlı döneminde Dürzi lider Emir Şekip Arslan Osmanlı yanlısı tutumdaydı ve Sünniliğe yakındı” dedi.
“2 MİLYON DÜRZİ VAR”
Şeyhanlıoğlu, Fransa’ya karşı 1925-1927 yılları arasındaki Büyük Suriye İsyanı’nı Dürzilerin lideri Sultan Atraş’ın örgütlediğini ve bu direnişin Fransa’yı zor durumda bıraktığını dikkat çekti. Şeyhanlıoğlu, Dürzilerin Lübnan, Suriye ve Golan’da yaklaşık 2 milyonluk bir nüfusa sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
“TÜRKİYE HEDEF ALINIYOR”
Türkiye’nin Suriye’deki rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şeyhanlıoğlu, 8 Aralık 2024 sabahından itibaren Türkiye’nin Suriye’de baş aktör güç haline geldiğini vurguladı. Suriye toplumunun büyük ölçüde Türkiye’yi desteklediğini ve Türkiye’nin Suriye’yi “güney istinat duvarı” olarak gördüğünü altını çizdi.
Türkiye’nin bu bölgeyi korumak için tüm gücüyle mücadele ettiğini belirten Şeyhanlıoğlu, İsrail’in ise bu durumu engellemek için elinden geleni yaptığını ifade ederek; “Özellikle T4 üssüne yönelik bombalamalar, Türkiye’nin koruması altındaki diğer üslere saldırılar ve Suriye’deki kurumsallaşma çabalarını baltalama girişimleri doğrudan Türkiye’yi hedef alıyor” şeklinde konuştu.
“ABD TARAFSIZ KALMAYA ÇALIŞIYOR”
Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, İsrail’in bu süreçte ABD ile görüşmeler yürüttüğünü, ancak ABD’nin şu an için tarafsız bir pozisyon almaya çalıştığını belirtti. Buna rağmen, Türkiye ile İsrail arasında Suriye ekseninde bir çatışmanın uzun vadede kaçınılmaz olduğunu altını çizdi. Şeyhanlıoğlu, bu gerilimin şimdilik durmuş gibi görünse de bölgedeki gelişmelerin bu yönde ilerlediğine dikkat çekti.
DÜRZİLER KİMDİR?
Dürziler, Orta Doğu'da yaşayan dini ve etnik bir azınlık topluluğudur. 11. yüzyılda İsmaililik mezhebinden ayrılarak kurulan Dürzilik inancına mensupturlar. Başta Lübnan, Suriye ve İsrail olmak üzere, Ürdün ve diaspora topluluklarında da yaşamaktadırlar. Dürzilik, İslam'dan etkiler taşısa da kendine özgü öğretileri ve gizli ritüelleriyle farklı bir dini yapı sergiler. İnançlarını sadece topluluk üyeleri arasında açıklayan Dürziler, dışa kapalı yapılarıyla bilinirler.
Dürziler, yaşadıkları ülkelerde genellikle laiklik yanlısı ve devletle uyumlu bir profil çizer. İsrail'de askerlik hizmetine katılan tek Arap grubu olmaları dikkat çekerken, Suriye'de ve Lübnan'da siyaset ve ordu içinde önemli roller üstlenmektedirler.
Tarih boyunca farklı dönemlerde baskılara maruz kalan Dürziler, toplumsal uyum ve sadakat ilkeleri doğrultusunda varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadır.
Günümüzde Dürziler, bölgedeki çatışma ve siyasi gelişmeler karşısında temkinli bir duruş sergilemekte hem kimliklerini koruma hem de yaşadıkları ülkelerde istikrarı destekleme çizgisinde hareket etmektedir.