KILIÇDAROĞLU’NUN ‘YAVAŞ’ YAVAŞ NETLEŞEN ‘GÜVENLİ LİMAN’ PLANI

Abone Ol

Cumhuriyet Halk Partisi 38. Olağan Kurultayı’nda şaibeler yaşandığı iddiasıyla Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden yargı süreci partiyi karıştırdı.

Mahkemenin “mutlak butlan” kararı verip 4-5 Kasım 2023 tarihinde yapılan 38. Olağan Kurultay sonucunun ve buna bağlı olarak 6 Nisan 2025 günü yapılan Olağanüstü Kurultay sonucunun “yok hükmünde” sayılıp Kemal Kılıçdaroğlu’nun tekrar partinin başına (mahkeme kararıyla) geçeceği tartışmaları CHP tabanında ve CHP Genel Merkezi’nde sinirleri gerdi.

30 Haziran 2025 tarihine ertelenen ve bu tarihte yapılacak olan duruşmada kararın verilmesi beklenen “şaibeli kurultay” davası dışında bir da adli soruşturmanın sürdüğü biliniyor.

CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde yapılan 38. Olağan Kurultayı’nda delegelerin bir takım “ayni ve nakdi” rüşvetlerin yanı sıra Belediye imkanları ve kadroları sunularak da “satın alındığı” iddialarına yönelik ilk olarak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Erkan Çakır’ın 19 Kasım 2023 tarihli şikayetiyle dosya açan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı Kurultay’ın yapıldığı adresin Ankara olması sebebiyle yetkisizlik kararı verip dosyayı 22 Aralık 2023'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermişti.

9 GENEL MERKEZ YÖNETİCİSİ DAHİL 114 ŞÜPHELİ!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Ocak 2024'te Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesinde düzenlenen "oylamaya hile karıştırılması" suçundan soruşturma başlatmıştı.

Şaibe iddialarıyla ilgili basında ve sosyal medya platformlarında yaptıkları açıklamalar üzerine CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile TBMM eski Başkanvekili Akif Hamzaçebi soruşturma savcılığı tarafından tanık sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı.

Bunların yanında; Kurultayda oy kullanan CHP üyeleri ve parti delegeleri de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak usulsüzlük iddialarıyla ilgili tanık ve bilgi sahibi sıfatıyla ifade vermişti. Soruşturma savcılığı alınan bu ifadeler doğrultusunda 114 kişiyi daha şüpheli olarak kayıtlara geçirmiş bunlardan 9’unun dosyasını ayırıp ayrılan dosyalardaki soruşturmaların "Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet" suçundan Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunca yürütüleceği kaydedilmişti.

Şüpheli sıfatıyla dosyada yer alan Manisa Milletvekili ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le birlikte; Ensar Aytekin (Balıkesir Milletvekili), Ali Mahir Başarır (Mersin Milletvekili), Gökhan Günaydın (İstanbul Milletvekili), Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa Milletvekili), Özgür Karabat (İstanbul Milletvekili), Umut Akdoğan Ankara Milletvekili), Veli Ağbaba (Malatya Milletvekili) ve Turan Taşkın Özer'in (İstanbul Milletvekili) dosyalarının ayrıldığı ve haklarında fezleke hazırlanarak TBMM’ye gönderildiği de gündeme gelmişti.

Bu arada milletvekilleri dışındaki isimlerle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Ramazan Hançer’in önümüzdeki günlerde iddianameyi mahkemeye sunması beklenirken CHP Genel Merkezi ve örgütlerinin adli soruşturmadan çok gözünü diktiği yargı süreci Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava oldu.

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bütün dikkatini bu davaya çevirdiği konuşulurken, Kılıçdaroğlu’nun mahkemeden çıkacak karara göre 10 kişilik dar kurmay heyetini arayıp “hazır olun partiye dönüyoruz” şeklinde mesaj verdiğini de ilk kez hem sosyal medya hesabımdan hem bu köşeden duyurmuştum.

Gerek sosyal medya paylaşımım gerekse bu köşedeki yazım sonrası CHP Genel Merkezi karışırken özellikle İBB’den beslenen ve “Saraçhane medyası” olarak adlandırılan gazetecilerle yine “çıkar amaçlı suç örgütü lideri” şüphesiyle tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu cephesinden fonlandıkları bilinen YouTube yayıncıları ve sosyal medya kullanıcıları Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sistematik bir saldırı başlattı.

Öyle ki; mesela Emrah Gülsunar isimli CHP destekçisi bir akademisyen Kılıçdaroğlu için “yüzüne tükürün” çağrısı yaptığı paylaşımda aynen şu ifadeleri kullandı: “Bu artık sözün bittiği yer. Bir insanın bile isteye rejimin hukuksuz yargı operasyonuyla kaybettiği genel başkanlığı geri almaya çalışması açık bir onursuzluk ve haysiyetsizliktir. Bu şahıs partiden ihraç edilmeli ve her yerde yüzüne tükürülmelidir.”

Gülsunar bir başka paylaşımında ise “Kılıçdaroğlu lobisi, şahsi menfaatlerini ve kendi lobisinin çıkarlarını her şeyin önünde tutan bir yaklaşıma sahip” ifadelerini kullanırken bu açıklaması da yine İmamoğlu cephesi tarafından fonlanan sosyal medya hesaplarından yoğunca paylaşıldı.

Kılıçdaroğlu’na yönelik tepkiler bununla da sınırlı kalmadı. Bazı İmamoğlu destekçisi hesaplardan “Kılıçdaroğlu’nun öldürülmesi” çağrısı yapıldı.

Bu arada Kılıçdaroğlu cephesindeki bazı isimler, Kılıçdaroğlu’na yönelik sistematik saldırının altında bazı CHP’li belediyeler tarafından fonlanan sosyal medya networku ve gazetecilerin bulunduğunu, bunların sosyal medya kullanıcılarıyla birlikte sayısının 3 binleri bulduğunu ve bu belediyeleri de tespit ettiklerini belirtiyor.

KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN GÜVENLİ LİMAN PLANI

Bütün bunlar yaşanırken Ankara’nın Çankaya ilçesi Mustafa Kemal Mahallesi’nde bana yaklaşık 350 metre mesafedeki karargahında süreci izleyen ve sık sık kurmaylarıyla toplantılar yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 30 Haziran’da üçüncü duruşması yapılacak olan “şaibeli kurultay” davasından “mutlak butlan” kararının çıkacağına kesin gözüyle baktığı ve bütün hazırlıklarını bu yönde yaptığı artık herkesin bildiği bir gerçek.

Kılıçdaroğlu, mahkemenin 30 Haziran 2025 günü yapılacak olan duruşmada, hem 4-5 Kasım 2023 hem de 6 Nisan 2025 tarihli kurultaylarla ilgili “yokluk” kararı vermesiyle birlikte hiç beklemeden Genel Merkez’e geçmeye hazırlanıyor.

Elbette bütün planı bu değil…

Kılıçdaroğlu’na yakın isimler, önce partiyi hızlı bir şekilde Kurultaya götüreceklerini, CHP tabanını kucaklayacak bir Genel Merkez yönetimi oluşturulacağını hemen peşinden de olası bir erken Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimi ya da 2028’de yapılacak seçimlere hazırlayacaklarını söylüyor.

“İMAMOĞLU’NUN SİYASİ HAYATI BİTTİ”

Sadece bu kadar da değil; Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili de hem tavır hem isim netleşmiş. Öğrendiğim şu ki; Kılıçdaroğlu, geniş tabanlı bir toplumsal mutabakat çatısı kurup Türkiye’nin bütün farklılıklarını bu mutabakat çatısında toplamayı planlıyor. En önemli adımını da Cumhurbaşkanı Adayı konusunda atacak.

Bu arada bir parantez açalım; Kemal Kılıçdaroğlu Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı olsa da İBB ile ilgili öne sürülen iddialar konusunda kesin bir dille reddiyede bulunmuyor. Hatta soruşturma kapsamında ortaya atılan birçok iddianın daha önce kendisine de geldiğinden bahsediyor yakın çevresine. Bu çerçevede Ekrem İmamoğlu ısrarının CHP’ye görünenden fazla zarar verdiğini düşünüyor.

Siyasi planlarında Ekrem İmamoğlu’na yer vermeyen hatta İmamoğlu’nun siyasi hayatının bittiğine inanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Adayı da Mansur Yavaş.

Yavaş, İBB operasyonuna kadar CHP’nin aday göstermemesi durumunda farklı bir oluşum çatısında aday olmak için hazırlıklara başlamıştı. Yavaş’ın İBB operasyonu ve İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra bu yöndeki çalışmalarını yavaşlattığını hatta askıya aldığını CHP’liler de biliyor.

Kılıçdaroğlu hem Cumhurbaşkanı Adaylık meselesini hem de Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde karar aşamasına gelen “şaibeli kurultay” davasını Mansur Yavaş ile de istişare etmiş. Hatta Kılıçdaroğlu cephesinin “mutlak butlan” beklentisinin Ankara Adliyesi ve yargı çarkında güçlü bağlantıları bilinen Mansur Yavaş ile istişare ettikten sonra yükseldiği konuşuluyor.

*

Bu arada Mansur Yavaş’ın da son günlerde kendisi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yargı cephesinde bir hareketliliğin olduğunu imalı sözlerle gündemde tutmasını, “İstanbul’a uygulanan tarifenin Ankara için de uygulanacağını” vurgulamasını hatırlatmakta fayda var.

Yavaş bunları elbette tahmine dayalı söylemiyor. Doğrudan bilgiye dayalı konuşuyor. Zira Yavaş için “yargıda AK Parti’den bile daha güçlü” demek mübalağa olmaz.

Yavaş’ın farklı bir oluşumla Cumhurbaşkanı Adaylı sürecini başlatma çalışmasını askıya almasının altında belki Ankara Adliyesindeki bu hareketlilik de etkili olmuş olabilir. Eğer öyleyse, Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesinden başka seçenek düşünmediğini, bu seçeneğin fiiliyata dönüşmesini beklediğini tahmin etmek zor değil.

*

CHP içinde konuşulan son senaryo ise; 30 Haziran’da mahkemenin vereceği kararın sonucu ne olursa olsun CHP’nin en az iki parçaya bölüneceği. Buna göre eğer mahkemeden “mutlak butlan” kararı çıkmazsa Kemal Kılıçdaroğlu 20’yi aşkın milletvekili ile ayrı bir oluşuma gidecek ve Mansur Yavaş başta olmak üzere çok sayıda Belediye Başkanı da bu oluşumda yer alacak. Milletvekili sayısı 20’yi aşacağı için TBMM’de grup sorunu da yaşamayacaklar.

Mahkemenin “iki kurultayı da yok sayması ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına oturması durumunda ise Ekrem İmamoğlu cephesi CHP’de ayrılıp yeni bir siyasi oluşum çatısında siyasi faaliyetlerini sürdürecek ve seçimlere hazırlanacak.

Her iki durumda da muhalefetin en az iki parçaya bölündüğü bir tablo elbette Cumhur İttifakı’nın siyasi manevra kabiliyetini güçlendirecektir.