Gündem

‘Kul Hakkı’ Hutbesi Ülke Gündeminde: Miras Paylaşımı Yorumu Krize Dönüştü

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün "Kul Hakkı Ateşten Gömlektir" başlığıyla tüm camilerde okutulan Cuma Hutbesinde yer alan miras hakkıyla ilgili söylenen tartışmalara yol açtı.

Abone Ol

‘Kız Çocukları da Kul Hakkına Girebilir’

Hutbede İslam'a göre kız çocukları ve miras hakkına değinilerek; "Kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır" ifadeleri yer aldı. Buna göre kişinin kız çocuğunu mirastan mahrum bırakması kul hakkı olarak nitelendirildi. Bununla birlikte, kız çocuğunun, verilen yarı mirası kabul etmemesinin de kul hakkı olduğu savunuldu.

Sosyal Medyada Gündem Oldu

Konu sosyal medyada dolaşıma girince bazı parti yetkilileri ile çeşitli kurum ve kuruluşlardan tepkiler yükseldi.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Türk Medeni Kanunu'na işaret ederek 'Eşit miras hakkı anayasal bir haktır'' başlıklı açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı;

''Türk Medeni Kanunu'nun 495 ve devamı maddeleri uyarınca, kadın ve erkek mirasçılar eşit paya sahiptir. Bu düzenlemeler dini yorumlarla değiştirilemez; anayasanın üstünlüğü ve kanunilik ilkesi gereğince bağlayıcıdır. Kadınların miras hakkını sınırlandırmaya yönelik bu söylemler, yalnızca eşitlik ilkesini ihlal etmekle kalmamakta; laik hukuk düzeninin ihlali anlamını da taşımaktadır. Anayasa ve yasalara aykırı yönlendirmeler hukuken geçersizdir ve sorumluluk doğurur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı Anayasa'nın 136. maddesi gereğince belirlenmiş olan görev tanımı içinde hareket etmeye davet ediyoruz. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak; kadınların yasal haklarının korunması, laiklik ilkesinin savunulması ve anayasanın üstünlüğü için buna karşı örgütlenmek istenen tüm hukuki girişimleri yakından takip edeceğimizi kamuoyuna duyururuz."

Siyasetin de Gündemine Girdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, ’Hutbede dile getirilenler, kadınların hukuk önündeki eşitliğini yok sayan bir tutum sergilemektedir” dedi.

CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen de "Kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır" ifadeleriyle tepki gösterdi.

Öztürkmen, "Diyanet İşleri Başkanlığı, laik, demokratik bir cumhuriyetin kurumu olduğunu unutalı çok oldu. Anayasal bir kurum olan ve bu halkın tamamının vergileriyle ayakta duran Diyanet’in şeriatı savunur nitelikte açıklamalar yapması kabul edilemez" diye konuştu.

Barolar ve Kadın Örgütlerinden Sert Tepki

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, DEM Parti Kadın Meclisi, Mor Çatı, Kadın Dayanışması, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi gibi kadın dernekleri de açıklama yaparak tepkilerini dile getirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün tartışma yaratan hutbesinde ise şu ifadeler yer aldı:

KUL HAKKI ATEŞTEN GÖMLEKTİR!

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir gün, ashâbına “Müflis kimdir biliyor musunuz?” diye sordu.

Sahabe-i kirâm, ‘Malını mülkünü kaybetmiş, iflas etmiş kimsedir.’ diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurdu:

“Bir kişi kıyamet günü kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken birine sövmüş, diğerine iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını dövmüştür. İhlal ettiği bu hakların karşılığı olarak onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesap tamamlanmadan iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak onun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır. İşte gerçek müflis budur.”[1]

Aziz Müminler!

Ailede, toplumda ve dünyada yaşanan bütün kötülüklerin temelinde kul hakkı ihlalleri vardır. Maalesef, kimi zaman alışkanlıkla, kimi zaman ihmal ve gafletle, kimi zaman da kasten kul hakları ihlal edilmektedir. Canın, dinin, malın, aklın ve neslin muhafazası, İslam’ın en temel esaslarındandır. Bu haklar Allah katında kutsal ve dokunulmazdır. Onların ihlali ise ağır bir vebal, büyük bir zulüm ve kul hakkına girmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Kul hakkı ihlallerinin en büyüğü, bir insanın canına kastetmektir. Ne yazık ki bugün, Siyonist zalimler, dünyanın gözü önünde bu insanlık suçunu işlemeye devam etmektedir. Yüce Rabbimizin bu husustaki uyarısı gayet açıktır: “Kim bir mümini kasten öldürürse; cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”[2] Bize düşen ise; başta Gazze olmak üzere dünyadaki zulümlere karşı sessiz kalmamak, mazlumlara maddi ve manevi desteğimizi daha da artırmaktır.

Değerli Müminler!

Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır. Arazi sınırlarını ihlal ederek başkasının mülkünü gasp etmek, asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir. Hutbeme başlarken okuduğum hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (s.a.s), “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”[3] buyurmaktadır.

Aziz Müslümanlar!

Adam kayırmak, çalışanlar arasında adil davranmamak kul hakkıdır. İşverenin; çalışanına ücretini tam ve zamanında vermemesi, gücünün üstünde iş yüklemesi, sigortasını yaptırmadan onu çalıştırması kul hakkıdır, günahtır. Çalışanın ise, işverenin malına zarar vermesi, çalışma saatlerine riayet etmemesi, hasta olmadığı halde rapor alarak işe gitmemesi de kul hakkıdır, günahtır.

Zemin etüdü yaptırmadan bina inşa etmek, inşaat malzemesinden çalmak, kalitesiz malzeme kullanmak insanları aldatmaktır, kul hakkıdır. Ayrıca, ülkemize gelen yabancılara, yurt dışından vatanlarını ziyarete gelen kardeşlerimize alışverişte farklı tarife uygulamak, bilgisizliklerinden istifade ederek onları aldatmak kul hakkıdır, günahtır.

Kıymetli Müminler!

Hangi sektörde olursa olsun, üreticinin malını değerinden düşük alıp yüksek fiyatlara satmak, bir ürünün raf ömrünü uzatmak için içerisine sağlığa zararlı maddeler katmak, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri piyasaya sürmek kul hakkıdır, günahtır. Stokçuluk ve karaborsacılık yaparak fiyatları yükseltmek, ölçü ve tartıda hile yapmak, ayıplı bir malın kusurunu gizleyerek satmak kul hakkıdır, haramdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا “Bizi aldatan bizden değildir.”[4] buyurarak konunun önemine dikkatlerimizi çekmektedir. Ayrıca kişinin, herkesin ortak kullanımına ait olan sokakları ve kaldırımları şahsi çıkarları için işgal etmesi ve insanların yürümelerine engel olması kul hakkıdır. Sosyal medyada, dijital mecralarda yalan ve yanlış haberlerle insanlara iftira atmak, onurlarını rencide etmek de kul hakkıdır, günahtır. Müslümana yaraşan ise, helalle yetinmek, harama asla tevessül etmemektir. Hiç kimsenin şerefine ve haysiyetine dil uzatmamak, bir başkasının malına göz dikmemektir.

Değerli Müslümanlar!

Kul hakkı bilinci, ailede başlar. Güçlü bir eğitim ve manevi bir bilinçle kök salar. Unutmayalım ki kul hakkı, mahşerin en ağır hesaplarından biridir. Hak sahibinden helallik almadan, onun maddi ve manevi zararlarını telafi etmeden ahiretin çetin azabından kurtuluş olmayacaktır.

Hutbemi Bakara sûresinin 281. ayetinin mealiyle bitiriyorum:

“Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı tastamam verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.”[5]

Başörtüsü Hutbesi

Diyanet İşleri Başkanlığının 1 Ağustos'ta okunan hutbesi de "kadınlara başörtüsü dayatması" olarak yorumlanarak tartışmalara neden olmuş, 65 yaşındaki Feminist yazar Berrin Sönmez, “dayatmaya direniş sergilemek” için başörtüsünü çıkarmıştı.