Türkiye son aylarda art arda yaşanan depremlerle sarsılırken, gözler olası yeni risk bölgelerine çevrildi. Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Osman Bektaş, yaptığı açıklamada Manisa'nın üç büyük fay hattının kesişim noktasında bulunduğunu vurgulayarak, bölge için ciddi deprem uyarısında bulundu.
Deprem Fırtınası Sonrası Gözler Manisa’ya Çevrildi
Geçtiğimiz aylarda yaşanan Silivri (6,2), Muğla (5,8) ve Balıkesir (6,1) depremleri, hem can hem de mal kayıplarına neden oldu. Bu depremlerde iki kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 500 kişi yaralandı. Uzmanlara göre bu sarsıntılar, batı Anadolu’daki fay hatlarında enerji birikiminin işareti olabilir.
Prof. Dr. Osman Bektaş, özellikle Manisa’nın jeolojik yapısının büyük risk barındırdığını söyledi. “Manisa, üç aktif deprem kuşağının kesişim noktasında bulunuyor” diyen Bektaş, bölgedeki her sarsıntının daha büyük bir zincirleme etki yaratabileceği konusunda uyardı.
Manisa’daki 3 Kritik Fay Hattı
Prof. Dr. Bektaş, Manisa’nın deprem riskini artıran üç ana fay hattını şöyle sıraladı:
-
Simav Fayı: 1969 yılında 6,7 büyüklüğündeki Alaşehir depremini tetikledi.
-
Gelenbe Fayı: 2025 yılında yeniden 6,1’lik bir depremle aktif hale geldi.
-
İzmir Fayı: Bölgenin bir diğer önemli ve halen aktif fay hattı.
Bu üç hattın oluşturduğu gerilim ve potansiyel enerji, Manisa'yı yüksek riskli iller arasına taşıyor.
Uşak Fay Bloğu Deformasyonları Tehlikeyi Büyütüyor
Uzmanlara göre, Uşak Fay Bloğu da bu riskli tabloyu daha karmaşık hale getiriyor. 1969 ile 2025 yılları arasında bölgede meydana gelen altı orta ve büyük ölçekli deprem, zeminde deformasyonlar oluşturdu. Prof. Dr. Bektaş’a göre bu deformasyonlar, Simav, Gelenbe ve İzmir faylarını aynı anda harekete geçirebilecek tetikleyici bir etki yaratabilir.
Bektaş, “Deprem sadece bir bölgeyi değil, birden fazla hattı etkileyebilecek şekilde yayılabilir. Bu nedenle Manisa, çoklu fay hareketliliği açısından dikkatle izlenmeli” dedi.
Uzmanlar Uyarıyor: Afet Planları Güncellenmeli
Jeoloji uzmanları, özellikle Batı Anadolu’daki kentlerin yerel yönetimlerinin, acil durum planlarını güncellemesi gerektiğini belirtiyor. Toplumsal farkındalık, yapı denetimi ve yerel afet hazırlıkları önümüzdeki süreçte çok daha kritik bir hal alabilir.