İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze halkının daha iyi bir geleceği hak ettiğini, ancak bunun Hamas ortadan kaldırılmadan mümkün olamayacağını söyledi. Netanyahu ise Rubio'nun ziyaretini, ABD'nin İsrail'in yanında olduğunun açık bir göstergesi olarak değerlendirdi. Ziyaret sırasında, Başkan Donald Trump'ın İsrail'e olan desteği de övgüyle anıldı ve Trump, "İsrail'in sahip olduğu en büyük dost" olarak tanımlandı.
Filistin Devleti Planları ve "Cesaretlendirme" İddiası
Rubio, ziyareti sırasında Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma planlarının Hamas'ı daha da cesaretlendirdiğini belirtti. Bu planların büyük ölçüde sembolik olduğunu ve Filistin devletine giden yolda bir etkisi olmadığını ifade etti. Rubio, tek etkilerinin Hamas'ı güçlendirmek olduğunu öne sürdü. Görüşmelerde, İsrail'in Gazze'yi işgal planları ve Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme çabalarının da ele alınacağı belirtildi.
Ateşkes Tartışmaları ve Trump'ın Duruşu
Görüşmelerin bir diğer önemli gündemi ise Gazze'deki savaşın sona erdirilmesiydi. Rubio, Trump'ın savaşın bitmesini istediğini, bunun da rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın bir tehdit olmaktan çıkarılması anlamına geldiğini aktardı. Ancak, Katar'da Hamas liderlerine yönelik gerçekleşen İsrail saldırısı, ateşkes müzakerelerini zorlaştırmıştı.
Sembolik Kudüs Ziyareti
Rubio'nun ziyareti, Kudüs'teki Batı Duvarı'nda (Ağlama Duvarı) Netanyahu ile yapılan sembolik bir destek gösterisiyle başladı. Dindar bir Katolik olan Rubio, bu ziyaretle Kudüs'ün İsrail'in "ebedi başkenti" olduğuna olan inancını pekiştirdi. Bu tutum, önceki ABD yönetimlerinin aksine, Trump döneminde başlayan ve ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınmasıyla doruk noktasına ulaşan bir politikayı yansıtıyor.