Sırrı Süreyya Önder'in cenazesinde saldırıya uğrayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'ya geçmeden önce partisinin İstanbul İl Başkanlığı önünde açıklamalarda bulundu.
Özel, “Değerli arkadaşlar hepinize çok teşekkür ediyorum. Bugün burada Sayın Sırrı Süreyya Önder’in ebediyete uğurlanmasıyla ilgili yapılacak olan törenlere katılmak üzere erken saatlerde geldik. İl Başkanımızla, yöneticilerimizle, ilçe başkanlarımızla, belediye başkanlarımızla birlikte törene katıldık. Tören, çok özel bir törendi. Sırrı Süreyya Önder, benim de bugüne kadar hep çok olumlu anılar biriktirdiğim, çok keyifli muhabbetler ettiğim, aynı doğruları birlikte savunduğumuz, bazen farklı cümleler kurduğumuz ama hep kardeşliği, barışı birlikte savunduğumuz, birlikte görev yaptığım birisiydi. Onun tabutuna omuz verdikten sonra ki orada yapılan bütün konuşmalar, bilhassa biricik kızı Ceren’in konuşması hepimizi hem çok derinden etkiledi, yüreğimize dokundu, omzumuza da yük verdi. O sorumlulukla oradan ayrılırken bu atmosferden rahatsız olan birilerinin azmettirdiği bir katil, bir evlat katilinin, daha sonradan öğrendiğim yaptığı bir saldırı, bir saldırı girişimiyle, bir saldırıyla muhatap olduk” dedi.
Özel'in açıklamaları şu şekilde:
O andan itibaren Türkiye’den hem tüm partililerimiz, teker teker kimi saysam, kim araması gerekiyorsa partimizden herkes, siyasetten sayın genel başkanlar, ayrı ayrı hassasiyetlerini, rahatsızlıklarını bildirdiler. Gün buradan bir husumet, bir kin, bir kavga çıkarma günü değildir. Ama herkes şunu bilsin ki gün, bırakın bir yumrukla, ister kurşunla, ister tankla, topla, tüfekle Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Genel Başkanı’nı sindirme günü değildir. Hiçbirimiz yalnız değiliz, hepimiz birbirimizin kolundayız, omuzundayız, yanı başındayız. Bugün Türkiye siyasetinde İstanbul’un, yani Türkiye’nin ve dünyanın en tanınmış metropollerinden birinin, Türkiye’nin sembol kentinin, kendine daha bir yıl önce her iki kişiden birinden fazlasının oyunu alarak seçilmiş belediye başkanı, evladımız, kardeşimiz, ağabeyimiz, dostumuz Ekrem Başkanımız ve altı belediye başkanımız meclis üyelerimiz, çok kıymetli arkadaşlarımız, dostlarımız şu anda tutsaktır.
Onun için bir özgürlük mücadelesi veriyoruz. Ancak sadece kendimize değil, iradesine kayyım atanan tüm belediye başkanları için, geçmişte siyaset dışında hiçbir şey yapmadığı halde sırf rahatsızlık yarattığı, hesapları bozduğu, risk olarak görüldüğü için içeride tutulan her görüşten tüm siyasetçiler için bir özgürlük, Türkiye için dirençli bir demokrasi mücadelesi veriyoruz. Bundan kim rahatsız olduysa şunu bilsin ki; biz korkmuyoruz, ama onlar korksunlar. Onlar korksunlar. Bugün programı kesmedik, hatta dediler ki ‘Darp raporu almaya gidelim.’ Hastaneye de gitmedik. Döndük programımıza devam ettik.
Taziye ziyaretimizi yaptık, camiye gittik, mezarlığa gittik, görevlerimizi yerine getirdik. Baba evimize geldik. Çünkü dediler ki ‘Çok sayıda partilimiz, kardeşimiz endişe etti, il başkanlığının önünde toplandı.’ Sizinle vedalaşmaya geldim, sizden helallik almaya geldim.
ÇARŞAMBA GÜNÜ BEYAZIT'TA OLACAĞIZ
Aynı şekilde durmadan, duraksamadan, bir santim eğilmeden, bir adım geriye gitmeden, bir kelime eksik konuşmadan programımıza ve mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biliriz ki biz bir santim eğilirsek, birileri bu milleti diz çöktürür. Buna izin vermeyeceğiz. Bunun için şimdi ben Ankara’ya gidiyorum. Ama Çarşamba günü akşam, her Çarşamba olduğu gibi saat 20.30’da her hafta olduğu gibi Ekrem Başkanımızı 35 yıl önce ilanla davet eden, 31 yıl önce diploma veren ve daha sonra bu diplomasını bir başsavcılık talimatıyla İşletme Fakültesi iptal etmeyince, hiç yetkisi olmadığı; ringler için yetkisi olan, yemekhaneler için, boya badana için yetkisi olan birilerinin diplomasını iptal ettiği yerde; İstanbul Üniversitesi’nde, Beyazıt’ta olacağız.
Başta bütün İstanbul Üniversitelileri, Boğaziçilileri, Yıldız Teknik’i, Marmara’yı, İstanbul’daki bütün devlet üniversitelerini, vakıf üniversitelerini, öğrencilerini, Çarşamba günü akşam 20.30’da Beyazıt Meydanı’na bekliyorum. Çok özel bir Beyazıt akşamında gençlerle, öğrencilerle ve elbette bu haksızlığa yüreği sızlayan herkesle, hepinizle birlikte orada olmayı bekliyorum.
KURTULUŞ, OMUZ OMUZA DEMOKRATİK MÜCADELEDE
Haftaya Cumartesi daha önce planladığımız gibi Van’da olacağız. Nasıl Esenyurt’un iradesine kayyım atandıysa, nasıl Şişli’nin iradesine kayyım atandıysa, buna nasıl karşı çıktıysak… Van’ın iradesine ilk başta mazbata oyununa karşı çıkmıştık. Şimdi kayyıma karşı çıkıyoruz. Van’dan Türkiye’nin daha önce çok farklı illerinde yaptığımız mitinglerinden birini yapacağız. Konya’dan Van’a selam götürerek, Yozgat’tan Van’a selam götürerek, sizlerden Van’a selam götürerek, Kürtler ile Türklerin kardeş olduğunu, kurtuluşun omuz omuza demokratik mücadelede olduğunu vurgulamak üzere hep birlikte Van’a gidiyoruz.
Daha sonra da 19 Mayıs’ta İzmir’de olacağız. Ben gösterdiğiniz dayanışma için, kendi evladınıza, kardeşinize sahip çıktığınız için, biraz önce gördüm… ‘Haberi gördüm’ diyor, evden terlikleriyle çorapsız fırlamış ablam. Annem gibi beni bağrına bastığı için. Yani Türkiye’nin en büyük ailesinin mensubu, evladı olduğum için ve Atatürk’ün partisinin Genel Başkanı olduğum için hepinizle gurur duyuyorum. 100 yıl önce başardıkları gibi başaracağız. 100 yıl önceki cesaret ve kararlılıkla başaracağız.
Hep birlikte olacağız ve bu mücadelenin sonundan biz bu ülkeye hem özgürlük, hem demokrasi, hem huzur, hem de zenginlik çıkacağız. Yoksulların olmadığı, kimsenin korkmadığı, kimsenin öteki olmadığı bir Türkiye için yürümeye devam ediyorum. Hepinize selam olsun. Eşlerinize, komşularınıza, çocuklarınıza, sevdiklerinize benden selam söyleyin. Biz yola gidiyoruz. Hakkınızı helal edin.