'Dokunulmazlık' Mı? Seray Sever'in Ali Poyrazoğlu'nu Savunması Eleştirileri Beraberinde Getirdi

Yıllar önce Seray Sever'in sunduğu bir televizyon programına konuk olan usta tiyatrocu Ali Poyrazoğlu'nun, sunucunun kalçasını avuçladığı anlar, dönemin magazin dünyasında büyük bir skandala yol açmış ve kişisel sınırların ihlali tartışmalarını alevlendirmişti.

Aradan geçen uzun yılların ardından Seray Sever, Sibel Arna'nın YouTube kanalında söz konusu olaya dair görüşlerini paylaştı.

Sever'in olayı ele alış biçimi ise eleştirel bir bakış açısıyla incelenmeyi gerektiriyor. Ünlü sunucu, "Ali Poyrazoğlu hani şimdi ne diyeyim? Ne açıklama yapayım buna? Ne yapabilirim yani? Ali Poyrazoğlu bir duayen," ifadelerini kullanarak, mesleki unvanı bir tür dokunulmazlık veya meşruiyet kalkanı olarak kullanma eğilimi gösterdi.

Rahatsız Olmamak Bir Erdem Midir? Kamuoyu Sessizliği Sorguluyor

Sever'in açıklamalarındaki en dikkat çekici ve tartışmalı nokta, olayın kendisini rahatsız etmediğini açıkça belirtmesi oldu.

Ünlü sunucu, "Öyle bir şey dert etmedim çünkü Ali Poyrazoğlu o" diyerek durumu kişiselleştirmiş ve normalleştirmiştir. Hatta Poyrazoğlu'nun kendisine, "O kadar işler yaptın, o görüntüler kadar izlenmedi" dediğini aktararak, bu uygunsuz hareketin magazinel bir başarı gibi görülmesine aracılık etmiştir.

Burada ortaya çıkan temel eleştiri, bir kadının televizyon stüdyosunda, milyonların önünde açıkça tacize varan bir eyleme maruz kalmasına rağmen, bu durumu 'duayen' statüsü veya 'bant çekim' olması gibi gerekçelerle geçiştirmesidir.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kadın haklarının ve kişisel sınırların bu denli hassas olduğu bir dönemde, bir ikiz kız annesi olan Seray Sever'in, böylesi bir olayı normalleştirici bir dille anlatması, hem kendi duruşu hem de kamuoyu vicdanı açısından sorgulanması gereken bir durumdur.

Ahu Yağtu’dan ilk hastane pozunu görenler şaşırdı! “Hızla toparlanıyorum” dedi
Ahu Yağtu’dan ilk hastane pozunu görenler şaşırdı! “Hızla toparlanıyorum” dedi
İçeriği Görüntüle

Bir duayen ya da sanatçı olmak, kişisel alan ihlali ve saygısızlık hakkını vermezken, mağdurun bu durumu onaylaması ve hatta gurur duyması gibi algılanabilecek bir tavır sergilemesi, meselenin ciddiyetini gölgelemiştir.

Bu tür açıklamalar, benzer uygunsuzluklara maruz kalan diğer bireylerin sesini yükseltme cesaretini azaltma riski taşırken, sanatsal veya mesleki otoritenin kişisel sınırların üzerinde olduğu gibi tehlikeli bir algının pekişmesine yol açmaktadır.