SURİYE İÇİN ACİL VE DENGELİ BİR YAKLAŞIM ŞART

Abone Ol

Suriye'de son yaşanan olaylar, ülkedeki kırılgan dengeleri bir kez daha gözler önüne serdi. Aralık 2024'te Beşar Esad rejiminin düşmesinin ardından iktidara gelen Ahmed el-Şara hükümeti, dışardan provoke edilen azınlık gruplarıyla çatışmalar yaşıyor. Özellikle güneydeki Süveyda vilayetinde Dürziler ile Arap aşiretleri arasında 13 Temmuz'da başlayan çatışmalar, hükümet güçlerinin müdahalesiyle tırmandı. Çatışmalarda 350'den fazla kişinin öldü, binlerce kişi yerinden edildi.

Bu yaşananlar, Suriye’nin kırılgan dengelerinin hareketlendirildiği yorumlarına sebep oldu.

Tartışmalar sürerken İsrail’in, Dürzi azınlığı koruma kılıfıyla Suriye ordusunu hedef alan saldırıları, Şam'daki Savunma Bakanlığı'nı vurması aslında yaşananların İsrail’in saldırısına zemin hazırlığı olduğunu gösterdi.

Türkiye’nin yakından takip ettiği Kürt gruplar ise kuzeydoğudaki konumlarını korurken, yeni hükümetle müzakerelerde temkinli davranmayı tercih ediyor.

Ancak kabul edelim ki Suriye’de yaşananlar Türkiye açısından karmaşık bir süreci işaret ediyor.

Öncelikle, Dürzi-Arap çatışması Suriye'nin mezhepsel fay hatlarını derinleştiriyor.

Esad sonrası dönemde azınlıkların isyanı, el-Şara hükümetinin otoritesini zayıflatıyor ve kaos yaratıyor. Bu durumun, Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit anlamına geldiğinin altını çizelim. Binlerce kişiyi yerinden eden çatışmaların tırmanması Türkiye açısından yeni bir mülteci akımı riski taşıyor.

Halihazırda Suriyeli mültecilerin geri dönüşü toplumsal gerilimi düşürmüşken yeni bir akım hem yeni bir toplumsal gerilimi tetikleyebilir hem ekonomik olarak yeni bir külfet getirir.

İsrail'in Suriye’yi Şam’ı hedef alan hava saldırıları ise bölgesel gerilimi tırmandırıyor.

İsrail, Dürzileri koruma bahanesiyle Suriye'ye müdahale ediyor, ancak asıl maksadın Golan Tepeleri yakınında tampon bölge yaratma stratejisi olduğu görülüyor.

Türkiye, İsrail'in saldırılarını "Suriye'nin istikrarına sabotaj" olarak kınarken İsrail'in azınlıkları (Dürziler, Kürtler, Aleviler) koruma iddiasını, Suriye'yi parçalama girişimi olarak değerlendiriyor.

Şu bir gerçek ki İsrail'in Kürtleri de "koruma" kapsamına alması, Türkiye'nin YPG/PKK endişelerini artıracağı gibi içerde sürdürülen Terörsüz Türkiye hedefine de önemli sekte vuracak bir potansiyel barındırıyor.

Kürt grupların (özellikle SDF/YPG) tavrı kritik.

Kürtler, el-Şara hükümetiyle entegrasyon görüşmeleri yapıyor ancak özerklik taleplerini sürdürüyor. Bu arada Suriye’deki iç çatışmalar, Kürtleri güçlendiriyor; hükümetin güneyde zayıflaması, kuzeyde Kürt özerkliğine zemin hazırlıyor.

Bu durum Türkiye için terör tehdidi demek.

YPG'nin güçlenmesi, PKK'nın sınır ötesi eylemlerini tetikleyebilir.

Kürtler, İsrail'in azınlık koruma söylemini fırsat olarak görüyor. Bu da Türkiye'nin Suriye'deki nüfuz alanını daraltır hatta Türkiye’nin nüfuzunu azaltır.

Genel olarak, bu olaylar Suriye'de mezhepsel parçalanma ve dış müdahale sürecini işaret ediyor.

Kuşku yok ki Suriye’de son yaşananlar ve bu yaşananların gebe olduğu derin çatışma süreci Türkiye'yi bir dizi önlemleri almaya zorluyor.

Öncelikle sınır güvenliği noktasında mevcut tedbirlerin arttırılması kaçınılmaz. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde askeri varlığı güçlendirilmesi, bölgedeki YPG hareketlerinin sıkı takip edilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin el- Şara hükümetiyle diyalogu daha da arttırması anlık temasın kesintiye uğramaması önemli. Türkiye, Suriye’deki azınlık haklarını savunarak nüfuz alanını genişletecek bir stratejiyi öncelemeli.

BM ve AB ile olan mülteci anlaşmaları Türkiye’nin çıkarlarını önceleyecek bir şekilde yenilenmeli.

Arap ülkeleriyle (Suudi Arabistan, BAE) İsrail'e karşı hızlı ve etkili çok yönlü bir ittifak tesis edilmeli.

Suriye’de yaşanan sürecin doğru analizi ve hızlı aksiyon almayla, Türkiye için fırsata dönüştürülmesi de mümkün zira bu fırsatı barındırıyor.

İstikrarlı bir Suriye, Türkiye için ticaret ve enerji koridorları açar. Ancak ihmal edilir, Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalınırsa çatışmalar sınırımıza sıçrayabilir.

Bu sebeple Suriye için acil, dengeli bir yaklaşım şart.