Özel Röportaj/ Ebru Okanlar
Başarılı oyuncu Tolga Öztürk, Samimi Haber’e özel açıklamalarda bulundu. Modellikten televizyon dünyasına uzanan kariyer yolculuğunu, oyunculuk felsefesini ve hayatındaki dönüm noktalarını içtenlikle paylaştı. “İnsan olmak, insan kalmak zahmetli ama en önemli yolculuk.” diyor.
Oyunculuk serüveni nasıl başladı?
Tolga Öztürk’ün sanat yolculuğu henüz lise yıllarında başladı. 16 yaşında “Yargıcı” markasının katalog çekiminde yer alarak modelliğe adım atan Öztürk, 7–8 yıl profesyonel olarak modellik yaptı. 1995 yılında, 17 yaşındayken profesyonelliğe geçiş yaptı ve sayısız defilede yer aldı.
“Modelliğin mutfağında da yer aldım. Kendi defile ve katalog organizasyonlarımı da yaptım.” diyen Öztürk, televizyonla ilk buluşmasını 1999’da dönemin popüler dizisi Aynalı Tahir’de “Tolga” karakteriyle yaşadı.
Aslında sporcu olma hedefi varken kader onu farklı bir yola sürüklemiş:
“Profesyonel basketbol oynamaya hazırlanıyordum ama sakatlıklar nedeniyle bırakmak zorunda kaldım. Spor Akademisi’ne girmeyi planlarken ayağım kırıldı. O dönem yolum Aynalı Tahir ile kesişti, her şey değişti.”
Çocukken ailesiyle gittiği tiyatrolar ve sinemaların da oyunculuğa ilgisini pekiştirdiğini söylüyor:
“Rocky IV’ü sinemada izlediğimde büyülenmiştim. O beyaz perdenin büyüsü beni içine çekti. Rocky serisi benim için çok değerlidir.”
“Her karakter bir parçamı yansıtıyor”
Tolga Öztürk, bugüne kadar canlandırdığı tüm karakterlere aynı sevgiyle yaklaştığını belirtiyor:
“Oynadığım her karakteri severek oynadım. Ama en çok etkilendiğim karakter Payitaht Abdülhamid dizisindeki Son Osmanlı Sadrazamı Ahmet Tevfik Paşa oldu. Bu rolle Trakya Ödülleri’nde ödül aldım.”
“Kendini geliştirmeyen oyuncu körelir”
Rol hazırlığında titiz bir çalışma yaptığını anlatan Öztürk, her karaktere özel bir hazırlık süreci yürütüyor:
“Rol belli olduktan sonra karakteri masaya yatırırım. Neleri yapabiliyor, hangi yönleri güçlü… Tarihi roller için at binme, kılıç ya da dövüş eğitimi alırım.”
Oyunculuğu bir “tekamül yolculuğu” olarak tanımlıyor:
“Bu sadece oyunculukla ilgili değil. İnsan olmakla ilgili. Kendini geliştirmeyen körelir. Yarış kendimizle. Zahmet olacak ama insan ol ve insan kal.”
“Dijital platformlar artsa da Türkiye hâlâ televizyon izliyor”
Öztürk’e göre dijital platformların yükselişi olumlu ama geleneksel televizyon hâlâ güçlü:
“Anadolu’da insanlar bu platformlara ücret ödeyemiyor. Türkiye’nin bu sisteme tam uyum sağlaması uzun sürecek. Biz görmeyiz, belki 50 yıl sonra olur.”
“130 dakikalık dizi dünyada yok”
Sektördeki en büyük sorunlardan birine dikkat çekiyor:
“120–140 dakikalık dizi olmaz. Bu süre hem oyuncuları hem ekibi çok yıpratıyor. Yurt dışındaki ekipler haftada 130 dakikalık bölüm çektiğimizi duyunca inanamıyor.”
Genç oyunculara altın tavsiyeler
Gençlere en önemli önerisi eğitim ve sabır:
“Öncelikle konservatuvar eğitimi alınmalı. Bu yol ayran gönüllülüğü kaldırmaz. Sabırlı olun, nefsinize yenilmeyin, sürekli gelişin. Yarış kendinizledir. İnancınızı kimseye kaptırmayın.”
Gazze hakkında: “İnsanlıkla alakası yok”
Gazze’de yaşanan olaylar için derin bir üzüntü duyduğunu söyleyen Öztürk,
“Çok ama çok üzgünüm. Bu yaşananlar insanlıkla alakalı değil. Rant uğruna sönen hayatlar… Anlayamıyorum, kabul etmiyorum. En kötüsü de insanın elinden hiçbir şey gelmiyor.”
Sanat tutkusu ve hobiler
Sanatın her dalını yakından takip ettiğini belirten oyuncu, ekonomik zorlukların insanları kültürden uzaklaştırdığını vurguluyor:
“Bir sinemaya gitmek bile lüks oldu. İnsanlar geçim derdindeyken sanata nasıl vakit ayırsın?”
Ayrıca motosiklet tutkusundan da bahsediyor:
“Uzun yol yapmayı, doğayla iç içe olmayı seviyorum. Rüzgar beni şarj ediyor. Ama son iki yıldır buna bile fırsat bulamıyorum.”
“Yönetmenlik de olabilir, nasip kısmet”
“Doğru şartlar oluştuğunda yönetmenlik ya da senaristlik neden olmasın? Olması gereken bir şekilde oluyor. Olmayacaksa da olmuyor. Nasip meselesi.”
“Ailem benim en büyük motivasyonum”
Hayatta en büyük motivasyonunun ailesi olduğunu söylüyor:
“Bir annem ve babam var, benim için en değerli şeyler. Şu an hastane süreçlerindeyiz, tüm enerjimi onlara adadım. Onlar olmadan hayatın anlamı yok.”
Yeni projeler ve hayalindeki yapım
Şimdilik sağlık sürecine odaklanan Öztürk, ileride yeniden ekranlarda olacağını belirtiyor:
“Şu an ailem önceliğim. Bu süreci sağlıkla atlattıktan sonra televizyon, sinema ya da tiyatroda gerek eğitmen, gerek oyuncu olarak devam edeceğim.”
Hayalindeki projeyi ise şu sözlerle özetliyor:
“Gerçek hikayeler… Abartılmadan, saptırılmadan, olduğu gibi anlatılan işler. Gerçek beni her zaman daha çok etkiler.”