MERT SAYAN – HABER MERKEZİ


Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Kıbrıslı Türklere ait taşınmaz mallarla ilgili uygulamaları yeniden tartışma konusu oldu. Bazı mülklerin kamulaştırma gerekçesiyle düşük bedeller karşılığında el değiştirdiği, hak sahiplerine piyasa değerinin altında tazminatlar önerildiği ve bu süreçte emlak vergisi borçlarının devreye sokulduğu iddia ediliyor.

HUKUKSUZ KAMULAŞTIRMA VE EMLAK VERGİSİ TUZAĞI

Kıbrıslı Türklerin Güney’de kalan mülkleri, “kamulaştırma” adı altında usulsüz bir şekilde Rumlaştırılıyor. Baf’ta büyük bir araziye sahip olan bir Kıbrıslı Türk’ün yaşadığı olay, skandalın boyutlarını gözler önüne seriyor. Mülk sahibi, arazisinin kamulaştırıldığını ve bedelinin bankaya yatırıldığını öğrendi. Ancak, bankaya gittiğinde gerçek değerinin çok altında bir tazminatla karşılaştı. Üstüne, mülkün ederinden yüksek bir “emlak vergisi” borcu çıkarıldı. Vergiyi ödeyemeyen mülk sahibi, yasal hakkından vazgeçmek zorunda kaldı.
Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) eski Başkan Yardımcısı Romans Mapolar, bu tür uygulamaların sistematik bir şekilde yaygınlaştığını vurgulayarak; “Güney’de Türk mallarına bir kuruş bile ödenmeden Rumlaştırma tezgâhı kurulmuştur. Kamulaştırılan mallar için piyasa değerine uygun tazminat ödenmesi kriterine uyulmuyor. Göstermelik tazminatlar ve ödenmemiş emlak vergileri öne sürülerek hak sahipleri borçlu çıkarılıyor” diye konuştu.

Samimi Haber araştırdı! Özgür Özel ‘iyi hal kostümü’ kiralandığını iddia etmişti… Adliye Vakfı yok, 'adliye marketi' var
Samimi Haber araştırdı! Özgür Özel ‘iyi hal kostümü’ kiralandığını iddia etmişti… Adliye Vakfı yok, 'adliye marketi' var
İçeriği Görüntüle

TÜRK MALLARINA ERİŞİM ENGELLENİYOR

Mapolar, 1974 öncesi ve sonrası Güney’de mülk bırakan Kıbrıslı Türklerin mallarına erişiminin engellendiğini belirtti. Sadece 1974’ten önce adayı terk eden Türkler, Rum tarafındaki Türk Malları Vasiliği’nden izin alarak mülklerine dönebiliyor veya satabiliyor. 1974 sonrası için ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) baskısıyla bu hak tanınmış durumda. Ancak, Rum Yönetimi bu malları kiralayarak yıllarca gelir elde ederken, mal sahiplerinden fahiş emlak vergileri talep ediyor. Mapolar, kamulaştırmaların, hak sahiplerine uyarı yapılmadan gerçekleştirildiğini ifade ederek bu durumun açık bir şekilde hak gaspı olduğunu vurguladı.

“ÇİFTE STANDART VE İKİYÜZLÜ SİYASET”

Doç. Dr. Yurdagül Atun'un haberine göre, Rum Yönetimi, Kuzey’deki Rum mülklerinin satışını yapanları ağır yaptırımlarla suçlarken, Güney’deki Türk mallarını kamulaştırma yoluyla ele geçiriyor. Baf, Larnaka’daki McKenzy bölgesi, Limasol Marinası ve Lefkoşa’nın Rum kesimindeki yüksek değerli Türk mülkleri, bu usulsüz kamulaştırmalardan nasibini aldı. Mapolar, Rum Yönetiminin, Türk mallarını Rumlaştırma politikasıyla uluslararası hukuku hiçe saydığını belirtti.

“TÜRK MALLARINI RUMLAŞTIRMA TEZGAHI KURULDU”

Güneydeki Türk mallarına bir kuruş bile ödenmeden Rumlaştırma tezgahı kurulduğuna dikkat çeken Mapolar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eşdeğerden yararlanamayan bir avukat arkadaşımdan, Baf kasabasındaki denize bakan arazilerini kaybetmemek için binlerce Euro emlak vergisi ödemekte ne kadar zorlandığını dinlemiştim. Hal böyle iken, Kuzeyde çalışan iki yabancı emlakçı, savunma olanağı bulamadıkları için savcılığın yönlendirmesiyle aleyhlerindeki Rum mallarını yasa dışı sattıkları iddialarının bir kısmını kabul etmek zorunda kalmışlar ve hapse mahkum edilmişlerdir. Sanıkların savunma hakkı, sanıkların temel haklarındandır. Sanıkların yalnız kâğıt üzerinde kalmayan, fiilen savunma hakkı tanınmalıdır. Sanıkların savunma olanağını kullanabilecek durumda olmaları sağlanmalıdır. Gerçek bir savunmanın olmadığı yerde adil yargılanmadan bahsedilemez”.

“BİREYLERİ CEZALANDIRMAK ÇÖZÜM DEĞİL”

Mapolar, Rum mahkemelerinin verdiği kararların Kuzey’de uygulanma şansı olmadığını ve AİHM’nin Taşınmaz Mal Komisyonu’nu yetkili mahkeme olarak tanıdığını hatırlattı. “Bireyleri cezalandırmakla KKTC’deki mülkiyet düzenini değiştirmek mümkün değil” diyen Mapolar, sanıkların savunma haklarının ihlal edildiğini ve adil yargılama ilkelerinin çiğnendiğini vurguladı.

KIBRISLI TÜRKLERİN ÇARESİZLİĞİ

Mapolar’a 12 Nisan 2025’te gönderilen bir mesaj, yaşanan dramı özetliyor:

“Geçen hafta Kıbrıs’ta idim, orada akrabalarım da bulunmakta. Bu ziyaretimde şöyle bir yoruma şahit oldum. Özellikle Rum kesiminde taşınmazı olan Türklerin, tabir caizse Rumların Ali-Cengiz oyunu ile malların üzerine konma hikayesini dinledim.
Benim bir akrabam Baf’lıdır. Kendisinin oldukça büyük bir arazisi bulunuyor. Benim arazimi verin diye başvuruda bulunmuş Rum tarafına. Hatta arazinin bir kısmı kamulaştırma işlemine maruz kalmış. Rumlar demiş ki, ‘tabi, siz bankaya gidip paranızı alın.’ Gerçekten de gidiyor bankaya kamulaştırma parası yatırılmış. Takdir ederseniz gerçek bedeli ile alakası olmayan komik rakam.
Parayı almak istediğinde de ‘ya arkadaş sen emlak vergisi ödememişsin git önce onu öde’ demişler. Tabi ki gidiyor ilgili belediyeye, emlak borcu kamulaştırmadan daha pahalı bir tutar. Gerçekten üzücü bir durum. Kıbrıs Türkümüz haklarını umarım Rumlara rağmen alabilirler”.

NELER OLMUŞTU?

Kıbrıs Rum Kesimi Yönetimi’nin KKTC’deki mülk satışlarına ilişkin başlattığı hukuki süreç insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerini yerle bir etmenin yanında, tehlikeli bir hal aldı. Son günlerde art arda gelen tutuklamalar ve genişletilen soruşturmalar, KKTC inşaat sektöründen müteahhitlere, emlakçılardan alıcılara kadar geniş bir kesimi kapsamasının yanında, eşdeğer malı olan herkes suçlu ilan edildi.
Akan Kürşat’la başlayan, Simon Aykut’la gündemde yer bulan ve Alman, Macar vatandaşları kişilerin tutuklanmasıyla devam eden süreçte 13 kişiye daha suçlama getirildi.

Bu kişilerden 4’ünün eşdeğer mal sahibi (Rum mülkü karşılığında mal alıp satan), 4’ünün Türk vatandaşı müteahhit (eşdeğer malı satın alıp üzerine inşaat yapan), 5’inin yurtdışından gelip ev satın alanlar olduğu açıklanırken listedeki isimlerin çok fazla olduğu, şu anda inşaatı yapanlar, satışa aracılık edenler ve mülk alanların da yargı tehdidiyle karşı karşıya kaldığı belirtildi.
(KKTC’nin büyük inşaat firmalarından birinin sahibi Dubai’ye giriş yaptığı sırada ülkeye alınmamış, Kıbrıs Rum mallarına izinsiz inşaat yaptırdığı iddiasıyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne girişi yasaklı kişiler listesine sokulduğu, bu listede emlak işiyle ilişkili bir çok Kıbrıslı Türk’ün olduğu iddia edilmişti.)

Afik Grup Kurucu Başkanı Simon Mistriel Aykout, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) üzerinden İsrail’e giderken tutuklanmış, KKTC’deki Rum mallarını yağmalayarak yabancılara satmakla suçlanmıştı. Rum yönetimi aylardır cezaevinde tuttuğu Simon Aykut’a 124 dava açtı. Aykout’un davası 18 Ekim’de görüşülecek.

Ardından, KKTC’de yaşayan ve Rum mallarının satışıyla ilgili olarak ifade vermesi için Güney Kıbrıs’a çağrılan Alman vatandaşı Martin Josef Rikels’e tutuklama emri çıkarıldı. Ayrıca Alman vatandaşı Eva Kounzel KKTC’de emlakçılık yaptığı gerekçesiyle tutuklandı.
Son olarak ise Kuzey’deki Kıbrıs Rum mallarının satışına karıştıkları gerekçesiyle tutuklanan İlona Lesko ve Melinda Ladanyi isimli iki Macar asıllı kadın cezaevine gönderildi. Ilona Lesko’ya 2,5 yıl, Melinda Ladanyi’ye ise 15 ay hapis cezası verildi.