Avrupa'dan katılan parlamenterlerin de bulunduğu listelerde bir sorun yaşanmazken, Tunus'ta tam olarak ne oldu?
Doç. Dr. Necmettin Çalışkan:
Sumud filosu, son yüz yılda eşine az rastlanır bir çaba ve farklı kültürlerin, medeniyetlerin, inanışların bir araya geldiği çok önemli bir girişim. Bu kadar büyük küresel bir girişimin doğal olarak bazı kaçınılmaz sorunları olabilir. Bahsettiğiniz sorunlar da bunun bir parçası. Teknik arızalar, planlama süreçlerindeki aksaklıklar ve dört farklı ülkeden, her birinde birden fazla limandan kalkan gemilerin organizasyonu bu durumu ortaya çıkardı.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu süreç Yunanistan, İspanya, İtalya ve Tunus limanlarından kalkan gemilerle Gazze'ye doğru yol alan iyi niyetli bir girişimdi. Sizlerin de ifade ettiği gibi, birçok ülkeden senatör ve milletvekili düzeyinde katılımcılar vardı. Ancak ülkemizden katılanlar bu duruma istisnaydı.
Türk Milletvekillerinin Gemiye Alınmamasının Arkasındaki Sebepler
Sonrasında hepimizi kabul ettiler. Ancak gemiye binme teşebbüsünde iki defa engel yaşandı. İsimler, listeler ve gemiler tahsis edilmiş, limana gelmiştik. Hangi gemiye bineceğimiz bile belliydi, ancak aniden iptal edildi veya ertelendi. Son girişimde ise herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin Türk milletvekillerinin tamamının listeden çıkarıldığı belirtildi. Hangi gerekçeyle böyle bir durumla karşılaşıldığını bilmiyoruz.
İslamofobi Etkisi
Doğrusu, bizim için Gazze'ye gitmeyi arzu etsek de öncelikli olan Gazze'nin yüksek menfaatidir: Ateşkesin sağlanması ve açlıktan ölümlerin durdurulması.
Sumud, dört ana unsurdan oluşan sivil bir platform. Dolayısıyla sistematik bir yapısı ve hiyerarşik bir düzeni yok. Bu durum bazı kolaylıklar sağlasa da doğal olarak sistemin işleyişinde aksaklıklar yaşanmasına sebep oluyor.
Ülkemizden katılan milletvekillerinin listeden çıkarılmasının, Sumud girişiminin başarısı açısından olumlu olacağı ifade edildi. Filo'nun amacı, Batılı ülke vatandaşlarını gemiye bindirerek İsrail'in mukavemet etmesi durumunda Batılı ülkelerle İsrail'i karşı karşıya getirmekti. Oysa filoda Müslüman katılımcı sayısı fazla olursa İsrail bahane bulmakta zorlanmaz, "teröristler sızmıştır" diyerek saldırısı için zemin hazırlayabilirdi. Özellikle Batılı katılımcıların şiddetle vurguladığı endişe buydu: "İçimizde Müslümanlar olursa İsrail saldırır."
Hatta aramızda anlayış farkı olduğunu, Batılıların özgürce yaşamak istediklerini, Filistinlilerin de özgürce yaşamasını arzuladıklarını, ancak Müslümanların "şehadete arzulu" olduğunu ve "ölme hevesiyle" yola çıktığını düşündükleri yönünde yaklaşımları vardı.
Yani İslamofobinin etkisini görüyoruz sanki burada, değil mi? Yani bu Gazze konusundan bağımsız olarak, yıllar öncesinde dikkat çekilen bu İslamofobinin olumsuz yönleri, zihinlere yerleşen o ön yargılar böyle durumlarda ortaya çıkıyor işte.
Doç. Dr. Necmettin Çalışkan:
Evet, tabii ki onu hiçbir şekilde göz ardı edemeyiz. Belirttiğiniz çok doğru. Ülkemizden katılımcılar zaten Yunanistan ve İspanya limanlarına gittiler. Çoğunlukla iktidara yakın arkadaşlar İtalya limanlarına, diğer radikal veya Millî Görüş tandanslı karma kitleler de Tunus'a yönlendirildi. Muhtemelen önceden bir üst akıl, gemiye bineceklerin listesini de bu çerçevede planlamıştı.
Nitekim İtalya'dan gidenler gemiye rahatlıkla bindi. Ülkemizden Tunus'a giden yaklaşık 150 kişiden ise sadece iki veya üç kişi hariç hiçbiri binemedi. Şu anda Tunus'tan gemiye binenler, gemilerde mürettebat olarak görev yapan kimseler. Örneğin Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Narlı, makine mühendisi olarak makine aksamından sorumlu görev yaptı. Buradaki amaç, Sumud'un başarıya ulaşmasıdır. Şu anda yapılacak herhangi bir tartışma, bu aksaklıkları bile gündeme getirmek başarıya zarar verebilir.
Katar Örneği ve Bölgesel Gerginlikler
Bugün insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birini yaşıyoruz. İsrail, yeni bir ivme ile artık Katar gibi tümüyle Amerika'ya teslim olmuş bir ülkeyi bile vuracağını gösterdi. Amerika Dışişleri Bakanı da İsrail'e tam desteğini ortaya koydu. Bizim esasen bu noktaya odaklanmamız gerekir.
Arap dünyası şu anda büyük bir şok yaşıyor. Bugüne kadar İsrail'in sadece küçük ülkeleri ve Filistin'i hedef aldığını, Amerikancı Müslümanların ise güvende olduğunu zannediyorlardı. Oysa bugün Katar'daki en büyük ordu Amerikan ordusu olmasına rağmen İsrail uçakları Katar'ı bombaladı. İsrail, teröristleri barındıran bütün ülkelere saldırı tehditleriyle adeta ülkemize de gözdağı veriyor.
Yani herhangi bir ülkede "biz yönetimi ele geçirdik, aldık" diye zannediliyor. Oysa İsrail, mesela Suriye'de bunun bariz örneğini görüyoruz. Suriye ordusu tamamen tasfiye olmuş durumda. İsrail her geçen gün eski yönetimden de şikayetçiydi, yeni yönetimden de şikayetçi. Çünkü İslam'ın hiçbir tonundan hoşlanmaz. Bu ülkemiz için de diğer Arap ülkeleri için de geçerli. Buna yönelik tedbirler almamız gerekir.
Medya Sansürü ve Bilgi Kirliliği
Tekrar Sumud filosuna gelecek olursam, filo çok önemli. Ne yazık ki ülkemizde ana akım medya bu konuya ciddi anlamda sansür uygulamada kararlı. Geçtiğimiz günlerde bir siyasi parti il başkanlığının adres değişimi günlerce canlı yayınla aktarılırken, çok daha büyük bir soykırım yaşanan bu konuya yeterince yer verilmedi.
Bu filo yola çıktığında 44 ülkeyle başladı ancak 1 Eylül itibarıyla büyük bir teveccüh görünce katılımcı sayısı 50 ile 80 ülke arasına yükseldi. Dünya genelinde BBC, AFP, El Cezire ve hatta CNN gibi televizyonlar bu yayınları dolaylı olarak verdi. Ancak ülkemizde bu yayınlar, orada bulunan 150 vatandaşımızın bireysel çabalarıyla, sosyal medya hesapları üzerinden aktardıkları bilgilerle sınırlı kaldı.
Hatta bir ana akım medya mensubu kadın gazeteci, işin magazin boyutunu aktarmaya çalışarak zeytin ağaçlarına Filistin bayrağı boyanması gibi olayı bağlamından saptıran yayınlar yaptı. Oysa bu gemide bulunan insanların tümünün derdi, konunun gündem olması ve devletlerin devreye girerek azgın soykırımcı katilleri durdurması. Kitlesel ve küresel destekle ancak bu amaca ulaşılabilir.
Teknik Aksaklıklar ve Filo'nun Geleceği
Filo'daki teknelerin çoğu çok eski ve ucuz fiyatlara alındı. Bunun sebebi, mali imkanların yetersizliği ve İsrail'in gemilere el koyacağını açıklamasıydı. Mademki İsrail el koyacak, öyleyse yenisini almayalım, bizi Gazze limanlarına ulaştırsın yeter düşüncesi hakimdi. Ancak bazı tekneler hurda çıktı, bazılarının motorları arızalandı veya sigorta gibi belge eksiklikleri vardı.
Hazır olan tekneler yola çıkıyor. Tunus'ta bulunduğumuz süre içinde gemilere iki defa molotof saldırısıyla yangın çıkarma girişiminde bulunuldu. Ayrıca İsrail'in Katar'a saldırısı, Tunus hükümetinde de endişe yarattı ve hazır olan gemilerin bir an önce yola konması talebini ilettiler.
Teşekkür ve Vefa Çağrısı
Bu platformun gerçekleşmesinde büyük mali katkılar sunuldu. Aziz milletimiz dualarıyla destek oldu. Pek çok sivil toplum örgütü, dernek, vakıf, cemaat ve tarikat mensuplarının büyük katkıları oldu. Ayrıca, İslam dünyasından hiçbir ülkenin cesaret edemediği Tunus, limanlarını kullanarak Gazze'ye yardım taşıyacak gemilerin çıkışına izin verdi. Tunus halkı da büyük bir misafirperverlik sergiledi.
Filistin İçin Mücadele Devam Ediyor
Bu filo Gazze'ye ulaşana kadar bu mücadele sürdürülmelidir. Bugün itibarıyla filo yola çıkmıştır ve İsrailli işgalcilerin saldırılarına zemin hazırlayacak, onları tahrik edecek paylaşımlardan kaçınılması, amaca yönelik açıklamaların yapılması önemlidir. Katılımcıların hiçbirinin şiddet eylemi göstermesi söz konusu değildir; hepsi barışçıl niyetlerle oradadır.
İnşallah başarıya ulaşır. Her yer gemi, her yer filo olmalıdır.