Gündem

Türkiye Gazze’de Sahaya İniyor: 105 Yıl Sonra Filistin’de Yeni Rol

Gazze'de Hamas ile İsrail arasında sağlanan ateşkes mutabakatı, sahada güçlü ve çok uluslu bir denetim mekanizmasının kurulmasını da beraberinde getirdi. Bu mekanizmanın en dikkat çekici unsurlarından biri ise Türkiye’nin, 105 yıl sonra Filistin topraklarında yeniden resmi bir varlık göstermesi oldu. Ateşkesin denetimi, insani yardım operasyonları, siyasi geçiş süreçleri ve güvenliğin temini için oluşturulan görev gücünde Türkiye etkin rol üstleniyor.

Abone Ol

Gazze'de Hamas ile İsrail arasında sağlanan ateşkes mutabakatı, sahada güçlü ve çok uluslu bir denetim mekanizmasının kurulmasını da beraberinde getirdi. Bu mekanizmanın en dikkat çekici unsurlarından biri ise Türkiye’nin, 105 yıl sonra Filistin topraklarında yeniden resmi bir varlık göstermesi oldu. Ateşkesin denetimi, insani yardım operasyonları, siyasi geçiş süreçleri ve güvenliğin temini için oluşturulan görev gücünde Türkiye etkin rol üstleniyor.

ABD, Katar ve Mısır ile birlikte kurulan bu yapı, bir yandan ateşkesin sahada uygulanmasını denetleyecek, diğer yandan Gazze'nin yeniden yapılandırılması sürecini yönetecek. Türkiye, bu misyonda sadece diplomatik değil, askeri ve insani operasyonlarda da doğrudan sahada yer alacak.

Türk Askeri 105 Yıl Sonra Yeniden Filistin'de

Bu tarihi dönüş, sadece stratejik değil, sembolik anlamlar da taşıyor. Osmanlı'nın 1917’de bölgeden çekilmesinin ardından Türkiye, ilk kez resmi bir askeri ve insani güçle Filistin topraklarına ayak basacak. Ankara, bunu “Filistin’e 105 yıl sonra dönüş” olarak yorumlarken, sahadaki askeri varlık sınırlı düzeyde olsa da etkisi yüksek olacak.

Türkiye, bu süreçte sivil koordinasyon, insani yardım dağıtımı, altyapı onarımı, enkaz kaldırma, kayıp cesetlerin tespiti ve ateşkesin izlenmesi gibi operasyonel görevlerde sorumluluk üstlenecek. Aynı zamanda, gerekirse askeri güvenlik denetimi sağlayacak.

Ateşkese Üç Aşamalı Plan: Türkiye Her Aşamada Var

Süreç üç aşamalı olarak tasarlandı. İlk aşama, insani yardım ve temel altyapının yeniden inşasıyla ilgili. İkinci aşama, siyasi geçiş süreci ve yeni yönetsel yapının kurulması. Üçüncü aşama ise askeri ve güvenlik denetimini kapsıyor.

Bu aşamalardan ilki halihazırda başlamış durumda. Türkiye, Gazze'ye yardım ulaştıracak ana aktörlerden biri olarak öne çıkıyor. AFAD ve Kızılay, bölgeye konuşlandırılmak üzere hazırlandı. Enkaz kaldırma çalışmaları ve acil altyapı onarımları Türk ekiplerinin öncülüğünde yürütülecek.

GITA’ya Temkinli Yaklaşım: Türkiye Kendi Modelini Öneriyor

Ateşkesin ikinci aşaması siyasi geçişe odaklanıyor. Bu kapsamda “Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi (GITA)” isimli yeni bir yönetim yapısı kurulması planlanıyor. ABD, bu otoritenin başına eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’i getirmek istiyor. Ancak Türkiye, bu isme mesafeli. Ankara'nın bölgeye daha uygun bir geçiş yönetimi için alternatif bir siyasi model önerdiği konuşuluyor. Türkiye'nin talebi, Gazze’nin yerel unsurlarını ve bölgesel gerçeklikleri dikkate alan bir formül.

Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin doğrudan taraflara dayatılan bir çözüm yerine, yerel temsilcilerin dahil olduğu, katılımcı ve şeffaf bir geçiş süreci konusunda ısrarcı olduğunu aktarıyor. Ankara, GITA gibi bir yapının ancak bölgesel meşruiyet ve şeffaf denetim ilkelerine göre şekillenmesi durumunda destekleneceğini belirtiyor.

Askeri Denetim: NATO veya BM Şemsiyesi Tartışılıyor

Ateşkesin üçüncü aşaması ise askeri denetim. Olası ihlallerin önlenmesi ve sahadaki güvenliğin sağlanması amacıyla birleşmiş uluslardan oluşan bir gözlem gücü kurulması planlanıyor. Bu yapı, Birleşmiş Milletler (BM) veya NATO şemsiyesi altında olabilir.

Türkiye, bu aşamada da önemli bir rol üstlenmeyi planlıyor. Özellikle Lübnan, Bosna ve Kosova gibi bölgelerdeki BM Barış Gücü operasyonlarındaki tecrübesi, Türkiye’nin sahada güvenilir bir aktör olmasını sağlıyor. Ankara, askeri varlığını en aza indirerek, gözlem ve koordinasyon esaslı bir katkı modeli üzerinde duruyor.

Ortak Denetim Komitesi Kuruldu

Ateşkesin denetimi için oluşturulan komite ABD, Katar, Mısır ve Türkiye'den temsilcilerden oluşuyor. İlk 72 saat içinde İsrail ordusunun çekileceği bölgelerde hava gözetiminin durdurulması, esir değişimlerinin medya olmadan gerçekleştirilmesi ve çatışmasızlık bölgelerinin sınırlarının netleştirilmesi bu komitenin sorumluluğunda.

Bu süreçte, Türkiye'nin sahadaki varlığı yalnızca operasyonel değil, uluslararası itibar açısından da büyük önem taşıyor. Ankara, bir yandan insani desteğini gösterirken, diğer yandan Orta Doğu’daki dengeleyici diplomatik pozisyonunu pekiştiriyor.

Sahadaki Etki Sadece Askeri Değil

Türkiye’nin Gazze'deki varlığı, yalnızca askerî veya insani bir misyon olarak değil, aynı zamanda bölgesel barışa katkı vizyonunun parçası olarak değerlendiriliyor. Türkiye, bu süreçte kendi sınırlarının ötesinde sorumluluk alarak, uluslararası toplumda etkin bir aktör olduğunu bir kez daha gösteriyor.