Gazze’deki savaş sonrası oluşan boşluk sadece Filistinlileri değil, bölgesel dengeleri de derinden etkiliyor. Türkiye’nin, Gazze’nin yeniden ayağa kalkma sürecinde daha aktif bir pozisyon alabileceğine dair son gelişmeler, Tel Aviv’de ciddi bir huzursuzluğa neden olmuş durumda. İsrail basını ve bazı güvenlik uzmanları, Ankara’nın Gazze üzerindeki artan etkisini “stratejik baskı” olarak nitelendiriyor.
Özellikle bölgede Türk bayraklı iş makinelerinin görülmesi, kamuoyunda sembolik bir anlam taşıyor. Ancak bu yalnızca bir başlangıç olabilir. Türkiye’nin ilerleyen süreçte askeri veya diplomatik anlamda sahaya daha güçlü inmesi, İsrail tarafında “yeni bir kriz” olarak değerlendiriliyor.
Türk askeri Gazze’ye girerse ne olur?
İsrailli uzmanlara göre, Türkiye’nin Gazze’ye olası bir askerî konuşlanması, Orta Doğu’da taşları yerinden oynatabilir. İsrail’in önde gelen strateji merkezlerinden birinde görev yapan Gallia Lindenstrauss’un yaptığı açıklamalar dikkat çekiciydi. Uzman, “Türk askerinin bölgeye adım atması, geçmişte yaşanan acı olayları yeniden gündeme getirebilir” diyerek açık bir kriz ihtimaline işaret etti.
Burada ima edilen en dikkat çekici referans ise Mavi Marmara olayı. 2010 yılında yaşanan bu olay, Türkiye-İsrail ilişkilerini uzun yıllar boyunca dondurmuştu. Bu nedenle, İsrail tarafı benzer bir senaryonun tekrar yaşanmasını istemiyor ve şimdiden kamuoyunu olası gelişmelere hazırlıyor gibi görünüyor.
İsrail Gazze’de Türkiye’yi neden ‘tehdit’ olarak görüyor?
İsrail’in asıl endişesi sadece askeri değil. Türkiye'nin bölge halkı nezdindeki yumuşak gücü, insani yardımlar ve diplomatik duruşu, Tel Aviv yönetimini daha da zorluyor. İsrail, savaştan çıkan Gazze’de oluşan boşluğu doldurmak için kendi planlarını yaparken, Türkiye ve Katar gibi aktörlerin sahaya inmesi hesapları alt üst ediyor.
Filistin Yönetimi’nin zayıf pozisyonu, Hamas’ın etkisinin zayıflatılması ve Batı’nın bölgeye mesafeli yaklaşımı, Türkiye gibi ülkelerin etkisini artırıyor. Bu durum da İsrail’in stratejik üstünlüğünü kaybetme korkusunu derinleştiriyor.
Öte yandan İsrailli bazı politikacılar, Gazze’de yalnızca Türk askeri değil, Türk bayraklı herhangi bir varlığın bile “kışkırtıcı” olabileceğini savunuyor. Sadece bir iş makinesi değil, bir yardım konvoyu dahi Tel Aviv’de rahatsızlık yaratıyor.
Gazze'nin geleceğinde Türkiye’nin yeri ne olabilir?
Türkiye, uzun süredir Filistin meselesine hem insani hem de siyasi açıdan destek veriyor. Erdoğan yönetimi, Gazze’nin yeniden inşasında aktif rol almaya hazırlanırken, bu pozisyonu sadece bölge halkı için değil, uluslararası toplum için de anlam taşıyor. Türkiye’nin yaklaşımı, yalnızca bir restorasyon projesi değil, aynı zamanda bir “bölgesel barış vizyonu” olarak görülüyor.
Bu nedenle Türkiye'nin Gazze'de daha görünür hale gelmesi kaçınılmaz olabilir. Ancak bu görünürlük, İsrail’in politik ve güvenlik endişeleriyle çatıştığında, yeni bir diplomatik kırılma noktası da beraberinde gelebilir. Gelişmeleri belirleyecek olan, tarafların nasıl bir strateji izleyeceği olacak.