Yazının başlangıcında "sevgili vatandaşlarım" derken kimlere hitap ettiğimi hemen söyleyeyim.
Bu ülke sınırları içinde yaşayan, ekmek parasını kazanan, kimliği olan ve vatandaşlık bağlarıyla bağlı olan herkesi kastediyorum. Partisi, siyasi görüşü, dini, ırkı, mezhebi, inancı ne olursa olsun bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum.
Son yıllarda, yaklaşık sekiz yıldır yürütülen ciddi askeri ve güvenlik politika ve operasyonları ile PKK ve benzeri terör örgütlerini bitirecek noktaya getirdik. Çok şükür. Şimdi Devletimiz ve yöneticilerimiz son noktayı koymak üzere diplomatik, yasal, barışçıl ve yumuşak bir geçiş politikası uygulamakta ve bu yolla PKK’yı tamamen bitirmektedir.
Biz buna inanıyor ve devletimize, devletimizi yöneten Cumhurbaşkanlığından en küçük memuruna kadar herkese güveniyoruz.
Peki bizim gibi düşünmeyen, devletin bu politikasına destek vermeyen ve hatta bu girişimi “vatan hainliği” olarak nitelendirecek kadar ileri gidenler de var mı? Var.
İşte ben onlara sesleniyor ve onlara da diyorum ki “sevgili vatandaşlarım”;
Siz de bu ülkenin vatandaşlarısınız ve sizin de kendinize göre doğru düşündüğünüzü farz ediyorum.
Karşı gelebilir, farklı görüşler serdedebilirsiniz. Bu sizin tabii hakkınız. Kimse sizi bundan dolayı da “Vatan haini”, “PKK’lı” ve hatta “Fetöcü” olarak suçlayamaz.
Fakat dilinize, üslubunuza dikkat etmek zorundasınız. “PKK’nın silah bırakma” sürecinin memleketimiz aleyhine olduğuna dair iddianızı sağlam delillerle ve terbiyeli bir üslupla dile getirmek zorundasınız. Yoksa küfürle, hakaretle, kindar bir şekilde yapamazsınız. Amacınız üzüm yemekse bağcıyı dövemezsiniz. Eğer davanızda haklıysanız, şehit ve gazi ailelerinin duygularını istismar etmeden, yalan ve hilelere başvurmadan, mantıklı, bilimsel verilere dayanan analitik düşüncelerle iddialarınızı ortaya koymanız gerekir.
İkincisi, başlatılan bir süreç var. Öncelikle acele etmeden, önyargılı olmadan bu sürecin nereye evrileceğini, nasıl bir seyir takip edeceğini zaman içinde görüp ona göre fikir sahibi olmamız gerekmez mi?
Üçüncüsü, meseleye parti, siyasi görüş ve diğer başka saikler açısından değil meseleye ülkemiz menfaati açısından bakılması lazım… Eğer süreç doğruysa partinizin de aleyhine olsa, oy da kaybedecekseniz, yine de bu süreci desteklemekten çekinmemelisiniz.
Biz bu konuda hükümete sonsuz güveniyor ve destek veriyoruz. Eğer ki, bu süreç içinde memleketimizin aleyhine olabilecek bir durum oluşursa ona da hep birlikte karşı gelebilecek feraset ve basirete sahibiz, çok şükür.
Yani bu süreçte bizlere akıl, mantık, memleketin ortak menfaati düşüncesi hakim olmalı.
Biz aynı gemide yaşıyoruz. Kurtulursak beraber, batarsak beraber batarız. Birlik ve beraberliğimizden hepimiz kazançlı çıkarız.
Gelin kardeş olalım, gelin bu barış sürecinin başarıya ulaşması için el birliğiyle devletimize destek verelim. Bu süreç çok hassas ve ağır bir süreç… Bunu başlatmak her babayiğidin kârı değil. Taşın altına ellerini değil kafalarını koydular. Köstek olmayın. Partiniz kaybedecek diye korkmayın, sonuçta ülkemiz kazanacak. Parti önemli değil, ülke önemli.
Biliyorsunuz bu süreci kazasız belasız atlatırsak, 50 yıldır kanayan bu yaramız iyileşecek ve Türkiye bölgenin ve hatta dünyanın en güçlü ülkeleri arasına girecek.
Bu tarihi bir fırsat!
Çok yorulduk, çok yara aldık, hiçbir ülke bu ağır süreci taşıyamaz. Çok ocaklar yandı, çok şehit verdik. Yetmez mi? Artık ayağa kalkmalıyız. Etrafımızdaki ateş çemberi bizi yakmadan, geç olmadan uyanmalıyız.
AK Partilisi CHP’lisi, Alevisi Sünni’si, Kürdü Türkü, solcusu sağcısı, laiki Müslüman’ı, Atatürkçüsü Tayyibcisi ile hep birlikte tek yumruk, tek vücut olup, oklarımızı gerçek düşmanlarımıza (Amerika’ya, İsrail’e, PKK’ya, Fetö’ye) karşı çevirmeliyiz.
Bunun adına biz “Türkiye Yüzyılı” diyoruz. Eğer böyle yapar, kardeşçe ve barış içinde yaşarsak bizi kimse yıkamaz.
Sevgili vatandaşlarımız;
Birbirimizi çok kırdık, çok kamplaştık, gücümüzü ve enerjimizi tükettik, bundan hepimiz zarar gördük. Dilimize hakim olalım, kimseyi kırmayalım, farklı görüş ve düşüncede de olsak, muhalif ya da iktidardan yana da olsak, biz hepimiz Türkiyeliyiz.
Herkes görüşünü korkmadan, çekinmeden söyleyebilmeli, kimse kimseyi “vatan hainliği” ile suçlamamalı. Serbest tartışma ortamını tatlı dille oluşturmalı ve herkes herkesin görüşüne saygılı olmalı.
Hadi kardeşlerim,
Kin ve nefret duygularımızı bir kere bırakıp birlik ve beraberlik içinde “Türkiyemiz” için kollarımızı sıvamalı, yola koyulmalı ve birlikte yürümeliyiz.
Allah yar ve yardımcımız olsun.