Fener Rum Patriği Bartholomeos'un Beyaz Saray’da Trumph’un karşısında dile getirdiği "Türkiye'deki Hıristiyanların zulüm gördüğü" iftirası “millet-i sadıka” kavramını alt üst eden bir girişim, açık bir iftira…

Osmanlı millet sistemi içinde huzur ve rahat içinde yaşayan Ermeniler ve Rumlar birkaç istisnai provakasyon dışında Cumhuriyet Döneminde de (devlet tarafından) herhangi bir zulümle karşılaşmadılar.

Hatta zaman zaman ayrıcalıklı konuma dahi sahip oldular….

Türk Dil Kurumunun başına getirilen ilk kişi Agop Dilaçar isimli bir Ermeni değil miydi?

Aksine bir kısım Ermeniler Taşnak ve Hınçak ihanet örgütlerine katılarak acımasızca Anadolu insanını bebek, kadın yaşlı demeden süngüden geçirdiler!

Türklerin hafızasında iki ayrı Ermeni-Rum imajı oluştu.

Birisi millet-i sadıka kavramı içinde değerlendirilenler diğeri ise Taşnak ve Hınçak zihniyetini temsil eden Ermeniler…

Şimdi tarihi bir kenara bırakalım bugüne bakalım.

Hele bugünkü koşulları göz önüne alırsak şu adını yazmakta bile zorlandığım patriğin iftiraları gerçekten gülünüp geçilecek komiklikte…

Nitekim Ermeni Vakıflar Birliği Başkanı Bedros Şirinoğlu bugün bir açıklama yaparak, "Türkiye'de azınlık cemaatleri ile ilgili zulüm değil hep güzel gelişmeler oluyor" dedi.

Patrik Türkiye’yi Donald Trumph’a şu şekilde şikayet ediyor: "Bizi, Ekümenik Patrikhane'yi, Türkiye'de kalan az sayıdaki Hıristiyan'ı, karşılaştıkları zorlukları, sıkıntıları, zulümleri ve tüm bunlara rağmen hayatta kalıp misyonumuzu sürdürmeyi ilgilendiren konuları ele aldık"

Buna karşılık Bedros Şirinoğlu diyor ki: “"Zulüm kelimesini yanlış ve çok ağır buluyorum"

Bilhassa ülkedeki Ortodoks cemaati için devlet çeşitli katkılarda bulunmuş.

Taksim Surp Harutyun Kilisesi Mayıs 2025'te restore edilerek ibadete açılmış.

Ekim 2023'te sıfırdan yapılan Cumhuriyet tarihinin ilk kilisesi Yeşilköy'deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi, Başkan Erdoğan'ın katılımıyla açılmış.

Temmuz 2020 Sumela Manastırı restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından ziyarete açılmış.

Mayıs 2018 zemininde kayma yapısında çürüme meydana gelen Demir Kilise restore edilerek Erdoğan'ın katıldığı törenle açılmış…

Bunlar neden yapılmış?

İçimizde azınlıkta da olsalar farklı dine mensup insanların ibadet ve sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmış.

Ortada İyi Niyet ve Hoşgörü Varken!

Ortada bir iyi niyet var, hoşgörü ve saygı var…

Dedelerimizin yaptığı gibi …

Şimdi bunlar ortadayken patriğin kalkıp Türkiye’yi ABD’de şikâyete gitmesi normal bir durum değil…

Normal şartlar altında Türk Devleti bunu bir ihanet refleksi olarak algılamalı ve patrik daha havalimanında iken deport edilmeli!

Ermeni ve Rumlar hali hazırda bu ülkede ticaret mi yapamıyor?

İbadetlerine mani mi olunuyor?

Mallarına mı el koyuluyor?

Patriğin bahsettiği zulüm nedir?

İnsanın aklına hemencecik şu soru geliyor:

Acaba birleri yeni bir oyun mu tezgâhlıyor?

Acaba patrik bir oyunun içine bilerek ya da bilmeyerek dâhil mi ediliyor?

Türkiye bu kadar diken üstünde iken ve etrafımız emperyalistler tarafından kuşatılmışken patrik ne yapmaya çalışıyor?

Yeni bir 6-7 Eylül olayları mı tezgâhlanmak isteniyor?

Zaten Türkiye dış mihraklar tarafından ciddi bir kuşatma altına alınmış vaziyette…

ABD Yunanistan tarafına askeri yığınaklarını yapmış vaziyette….

Güneyde İsrail kaşınıyor…

Kuzey Suriye’de İsrail tarafından kışkırtılan Kürt örgütleri fırsat kolluyor…

Kıbrıs’ta İsrail’in oynadığı oyun ortada….

Patrikhanenin kendisini bir siyasal merkez şeklinde konumlandırarak Vatikan gibi bir pozisyona sokmaya çalıştığını ezelden beri biliyoruz…

Ancak bu ülkemizin çeşitli şehirlerinde yaşayan işine gücüne bakan ibadethanesine gidip gelen sıradan azınlık mensuplarını ne kadar bağlar?

Patrik böyle yaparak sıradan azınlık mensuplarını kışkırtmaya mı çalışıyor?

Kendisine zemin mi edinmeye gayret ediyor?

Kimse Provakasyona Gelmesin/Getirilmesin!

Korkumuz şudur ki ayarlanmış, ayartılmış iki kendini bilmez istihbarat aparatı tam da bu açıklamalar sonrasında 6-7 Eylül olaylarına benzer olayların fitilini ateşlerse ne olacak?

Patrik bunun sorumluluğunu nasıl üstlenecek?

Devletin, milletin ve Rumların/Ermenilerin bu konuda uyanık ya da teyakkuz halinde olması, muhtemel provakasyonları ber taraf etmesi gerekiyor.

Eğer patrik 60 ihtilali şartlarını hazırlamak isteyen çevrelerle iş birliği yaparak buradan kendisine daha sonradan ikram edilecek bir pozisyonun peşinde ise bu ağır bir ihanet olarak tarihe kaydedilir…

Niyet okumuyorum ancak şu bilinen bir gerçek: İçeride yeni bir askeri darbe beklentisi yok ancak zaman zaman belli çevreler ülkeye bir NATO müdahalesinin söz konusu olabileceğini dillendiriyorlar…

Bati hiçbir zaman Türklere ve Müslümanlara karşı samimi ve dürüst olmamıştır…

Her ihtimali her bir gelişmeyi bir iç/dış tehdit algısı olarak dikkatle değerlendirmeliyiz…

Gazze’de yaşanan soykırıma gözünü kapatan ikiyüzlü batı Türkiye’nin en ufak bir sendelemesi karşısında harekete geçecektir…

Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Emperyalistler hala aç kurt gibi bekliyorlar Anadolu topraklarına saldırmak için…

Azınlıklar ise bu noktada kaşınabilecek, istismar edilebilecek temel meselelerden birisi olarak karşımızda duruyor…

Böyle bir ortamda patriğin bu olağandışı çıkışı dikkatle izlenmeli, gereği devlet organları tarafından yerine getirilmelidir….