Bugün Gazze’de olup bitenler sadece Müslüman toplumlar açısından değil, bütün insanlık adına üzüntü ve utanç verici.
Baş terörist Netanyahu ve İsrail’in kadim destekçisi ABD, Gazze’de sadece Gazze halkına değil tüm insanlığa meydan okuyor…
İnsanlığın bütün evrensel ahlak ilkeleri Gazze’de ayaklar altına alınmış vaziyette.
Baş terörist Netanyahu ve Siyonist ekibi Gazze’de 65 Bin insanın canına kıydı.
Zalimce, acımasızca ve bütün insani değerleri ayaklar altına alarak…!
Bütün bu olup bitenlerin sorumluları insan olamaz dedirtecek kadar!
Evet ilginçtir ki yıllar evvel, rahmetli Nurettin Topçu da tam böyle düşünüyor ve Hareket Dergisinde yayınlanan bir yazısında diyordu ki “Yahudi, içimizdeki tehlikedir iyi tanımadan yaklaşmayalım, Yahudi, Allah’ın insan diye yarattığı varlıklara benzemez”!
Gerçekten de bugün Gazze’de yaşananlar ve geçmişte yaşananlar Yahudilerin, bilhassa Siyonist Yahudilerin insan olmadıklarını kanıtlamıştır.
Burada kaba bir anti-semitik tavır içinde olmak istemiyorum.
Zira hiçbir kavim hakkında ön yargılı ve zalimce düşünceler içerisinde değiliz. Sadece reel hayatta olan biten ne ise olayları o olup bitenler üzerinden yani “çıplak hakikat” üzerinden değerlendiriyoruz.
Biliyorum ki Ortodoks Yahudilerden anti Siyonist olanlar var ve İsrail’in politikalarını onaylamıyorlar.
Derdimiz anti semitik bir tavır geliştirmek değil. Körü körüne bir topluluğa bir millete düşmanlık yapmak bize yakışmaz.
Ancak dünyadaki pek çok kötülüğün altından Yahudilerin çıkıyor olması da bir tesadüf olamaz.
Çok yakın bir zamana kadar komplo teorisi olarak gülüp geçilen ama uyanık zihinlerce fark edilen türlü melanetin altından Yahudilerin-Siyonistlerin belirmesi sizce bir tesadüf mü?
Gazze’de yaşananlar ve Gazze’de yaşananları onaylayan, sessiz kalan hatta alkış tutan bir Yahudi kütlesinin varlığı buna en büyük delil değil mi?
Topçu’nun Altı Gün Savaşları Sonrasında Yazdıkları
Nurettin Topçu 1967’de Altı Gün Savaşları’nın hemen ardından üç dört ay üst üste yazılar yazmış ve Yahudilerin ne kadar tehlikeli olabileceklerini hem fikir planında hem de o gün yaşananları örnek göstererek ortaya koymuş.
Peki Altı Gün Savaşlarında ne olmuştu?
İsrail yayılmacı ve saldırgan politikalarının bir sonucu olarak Altı Gün Savaşlarında Mısır, Suriye ve Ürdün’le savaştı.
Filistin topraklarının önemli bir kısmını işgal eden terör organizasyonu İsrail, Sina Yarımadasına girmiş, Cenin, Nablus, Batı Şeria, Golan tepeleri, Doğu Kudüs, El-Halil ve Gazze’yi işgal ederek topraklarını üç katına çıkarmıştı!
Savaş neticesinde 20.000 Müslüman hayatını kaybederken İsrail ordusunun kaybı sadece 800 kişiydi!
İrgun ve Haganah çetelerinin terörist eylemleriyle 1948’de kurulan İsrail Altı Gün Savaşlarıyla Filistin’in büyük bir kısmını işgal etmekle kalmadı komşu ülkelerin topraklarına da göz dikti.
Nurettin Topçu bahsettiğimiz yazılarını işte bu süreçten sonra kaleme aldı.
Elbette olan biten karşısında oldukça öfkeliydi, kızgındı!
Ama işin esas önemli tarafı şu:
Bu yazılarda tarihi uyarılar var…!
Mesela Topçu, Yahudilerle hiç bir ülkenin tek başına mücadele edemeyeceğini, İslam ülkelerinin bir araya gelmesi gerektiğini yani İttihad-ı İslam’ın sağlanması gerektiğini söylüyor…
Topçu iç kamuoyuna da sesleniyor…
Türkiye’de Yahudilerin parasal açıdan güçlü olduklarını, basına, akademiye, siyaset ve iş dünyasına sinsice sızdıklarını, dönemin gazetelerine verdikleri yüksek bütçeli reklamlarla milliyetçi yayın organlarını bile satın almaya kalktıklarını ifade ediyor…
Evet, şaşırmayın bunları ben söylemiyorum Nurettin Topçu söylüyor…
Açın Ahlak Nizamı (Dergah Yayınları, 2008) isimli eserini, Yahudiler ve Siyonizm üzerine yazdıklarını bir okuyun, daha neler var neler!
Yahudilerle ilgili keskin önlemler alınması gerektiği konusunda zamanın kamuoyunu uyaran Topçu aynen şunları söylüyor: “İsrail orada durdukça İslâm ve Türk Dünyası tehlikededir. İstikbal ya birinin ya ötekinindir.”
Peki tam da öyle olmadı mı?
Topçu haksız mıydı?
İsrail’in bölgedeki varlığının nelere sebebiyet verdiği ortada değil mi?
İsrail kamuoyunda bazı siyasetçi, gazeteci ve akademisyenlerin “Türkiye’ye de saldırırız !” şeklindeki şımarıklıklarını, küstahlıklarını neyle açıklayabilirsiniz!
Katar’dan sonra sıra Türkiye’ye gelecek diyen küstahlar hakkında rahmetli Topçu yıllar evvel uyarılarda bulunmuş işte!
Daha ne yapsın?
Topçu’nun Başka İfadeleri de Var!
Mesela ne diyor?
“Siyonizm ülkemizde epey mesafe katetti” diyor..
Müslüman tüccarların bile Yahudilerin elindeki imkanlara tav olarak kendileriyle iyi geçinmeye çalıştıklarını, aleyhlerinde tek bir söz söyleyemediklerini söylüyor.
Aslında eleştirdiği şey ticaretin bizatihi kendisi değil…
Topçu da iyi biliyor ki bir Müslüman bir gayri müslimle pekala ticaret yapabilir…
Meşru şartlar altında ve meşru çerçevede kalmak kaydıyla!
Bazı insanların Siyonist emeller peşinde koşan, zararlı faaliyetler içinde olan Yahudilere dünyalık menfaat karşılığında hizmet etmesini, boyun bükmesini eleştiriyor.
Hatta Yahudilerin etkisi altında olan ya da onların kurduğu özel okullara Müslüman zenginlerin çocuklarını göndermesinden yakınıyor…
Topçu haksız mı çıktı peki?
Gazze’de iki yılı aşkın bir süredir büyük bir insanlık dramı yaşanıyor!
Türk Yahudi Cemaatinden bir kerecik de olsa kınama mesajı yayınlandı mı?
Hahambaşılık Türk kamuoyunu rahatlatacak bir vefa örneği sergileyebildi mi?
Hadi onu da geçtik…
Türkiye’de yaşayan Yahudilerden Gazze’ye İsrail tarafında savaşmaya giden kansızlar var yahu!
Sosyal medyada utanmazca paylaşımlarda bulunan Siyonist Türkiye Yahudileri var!
Nurettin Topçu Hoca haksız mıymış?
O dönemde yazdığı yazılarda “Her yerde mazlum ve masum görünen Yahudi bizi içimizden çürüten bir şeytandır” derken haksız mıydı?
Bugün tablo ortada …
Hadi bir babayiğit çıkıversin de desin ki Nurettin Topçu Hoca haksızmış!
Yahudileri paraya tapan varlıklar olarak nitelendiren Topçu bugün Gazze’de yaşananları görseydi neler yazardı?
Topçu sadece kaba bir anti semitizm yaparak Yahudiler hakkında hakaretamiz ifadeler kullanmıyor bunun yanında tarih boyunca düşümce dünyasında öne çıkan Yahudi yazarları ve düşünürleri de eleştiriyor.
Spinoza’dan, Marx’a, Drukheimden Freud’a kadar bütün Yahudi düşünürleri fikirleri üzerinden bombardımana tabi tutuyor.
Bu düşünürlerin insanlığın temiz vicdanını yerle bir ettiklerini, “Allah” ve “ahlak” kavramlarını ayaklar altına aldıklarını söylüyor.
Yukarıda ismini verdiğim eserinde bunların detayları var…
Merak eden alsın okusun…
Hatta Hz. Osman’ın şehadetinde, Osmanlı’nın parçalanmasında Yahudilerin parmağının olduğunu, bu kavme karşı uyanık olunması gerektiğini ifade ediyor…
Şimdi bu yazıyı okuyan bazı hazımsızlar, kaba bir anti-semitizm yapıldığından, Yahudilerin tarih boyunca bilim ve fikir dünyasına ne büyük katkılarda bulunduğundan hatta İsrail’in ne denli modern ve gelişmiş bir devlet olduğundan filan bahsedecekler!
Olup bitenden Hamas’ı sorumlu tutacaklar!
Hamas da o saldırıyı yapmasaydı diyecekler!
Bu tip söylemleri kullananlar şu an Gazze’deki soykırımı görmezden gelerek oradaki insanlık suçuna ortak olan alçaklardır!
Vicdanlarını ve ahlaklarını kaybetmişlerdir!
Çünkü içlerinde insanlığın temiz mayasından herhangi bir nüve kalmamıştır.
Zaten Topçu yazılarında Yahudileri “insanlığın temiz fıtratına saldırmakla” suçlamaktadır!
Hiçbir ilahi kaynaklı dinin aslında haksız ve suçsuz yere insan öldürmek yoktur!
Ancak Yahudiler kendileri dışındaki kavimleri “goyim” olarak gördüklerinden Tevrat’taki “öldürmeyeceksin” emrinin sadece kendileri için, kendi içlerinde geçerli olduğunu zannetmişlerdir…
Hele de Siyonistler için kendileri dışındaki herkesi öldürmek mubahtır!
Onun için Topçu bu azgın Siyonist Yahudileri insan sınıfından saymıyor!
Ha Topçu’yu anti-semitik olmakla suçlayacaklara da bir son sözümüz var.
Nurettin Topçu Yahudileri bu kadar ağır eleştirmesine rağmen şunu söylüyor: “hiçbir canlı varlığa karşı olmadığımız gibi Yahudi’ye de karşı da zalim olmayalım”
İşte Müslüman vicdanı ve ahlakı budur!
Zulüm-adalet dengesini korumaya özen gösteren bir Müslümanı anti-semitik olmak gibi artık hiçbir anlamı kalmamış (Gazze’den sonra) saçma sapan bir klişe ile suçlamak aptallığın dip noktasıdır!
Görünen o ki zaman, Nurettin Topçu’yu haklı çıkardı…
Anti-semitizm kavramının da Siyonist Yahudilerin karıştırdıkları haltları örtbas etmek, yaptıkları pisliklerin üzerini örtmek üzere icat edilmiş bir ilüzyon olduğunu anladık!
Umarız tüm insanlık da anlar ve bir an evvel uyanır…
Umarız özellikle içimizdeki ahmaklar, ellerinde tuttukları “kaka-kola” kutularının kendilerine mermi olarak geri döndüğünü bizzat yaşamadan uyanırlar!
Bu arada, Netanyahu hakkında, “eğer ülkeme gelirse tutuklatırım” diyen Meloni’ye, İsrail ile bütün ilişkileri kesen ve tavrını en sert şekilde ortaya koyan İspanya Başbakanına selam olsun!