CHP’nin kontrolünü kaybeden Genel Başkanı eczacı Özgür Özel’in, “Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Televizyondan izlersiniz meydanları, Mısır’daki gibi” sözleri, Türkiye’yi siyasi zeminden anarşi, kaos ve iç savaş ortamına çekme planının ilk dile vurmuş haliydi.
Bu sözler, Mısır’ın 2011’de Tahrir Meydanı’nda başlayıp kaosa, darbeye ve iç savaşa sürüklenen karanlık günlerini ima ederek, Türkiye’de benzer bir senaryonun hayata geçirileceğinin mesajıydı.
İşin açığı bana sürpriz olmadı.
Bu köşede 3 ayrı yazıda, Büyük İsrail Projesinin yol haritasını çizen Yinon Planı çerçevesinde, söz konusu planın son iki ayağından biri olan Türkiye’nin bir iç savaşa sürüklenmek isteneceğini ısrarla vurgulamıştım. Görünen o ki o planın Türkiye ayağını hayata geçirmek için seçilen piyon Özgür Özel olmuş.
Kendi tercihidir; bedelini en ağır şekilde öder.
Peki, Özgür Özel’in ‘Tahrir tehdidi’ Türk milletinin 15 Temmuz’da üniformalı teröristler karşısında gövdesini siper eden sarsılmaz iradesi karşısında ne anlama gelir?
Önce Mısır’da olanları ve Tahrir’den kanlı meydanlara uzanan süreci özetle hatırlayalım…
Mısır, 2011’de Arap Baharı’nın rüzgârıyla sarsıldı.
Tahrir Meydanı’nda toplanan kalabalıklar, ekonomik çöküntü, yolsuzluk iddiaları ve Hüsnü Mübarek’in yönetim şekline isyan etti. Başta masum bir halk hareketi gibi görünen bu dalga, Mübarek’in devrilmesiyle sonuçlandı.
Peki sonrası?
Sonrası tam bir felaket!
Müslüman Kardeşler’in lideri Muhammed Mursi 2012’de iktidara geldi. Ancak seküler kesim ve bu kesime cesaret veren ordu, Mursi yönetimini her fırsatta otoriterleşmekle suçladı.
Muhammed Mursi’ye karşı kitleleri sokağa döken muhalefet hareketinde öne çıkan isim ise Muhammed el-Baradey’di.
El-Baredey, 2013’te Mursi’ye karşı büyük protestoları tetikleyen Tamarod (İsyan) hareketinin kitleleri mobilize etme sürecinde de işbirliği yaptı.
Bir yandan muhalefetin başındaki Baradey diğer yandan Tamarod hareketi sokakları ateşe verirken askeri darbeye meşruiyet kılıfı giydirecek zemin sözüm ona demokrasi ve hukuk isteyen yığınların eliyle hazırlanmıştı.
3 Temmuz 2013’te, seküler ve liberal azgınların yarattığı atmosferi fırsata çeviren General Sisi sahneye çıktı ve Mursi’yi darbeyle indirdi.
Askeri darbeye zemin hazırlayanlar sokaktan çekilirken bu sefer gerçek demokrasi ve hukuk talebi için Tahrir’de toplanıp darbeyi protesto eden halka, tanklar, silahlar doğrultuldu; yüzlerce insan öldü, binlercesi zindana atıldı.
Mısır, demokrasi söylemleriyle başlayıp kan ve gözyaşına boğulan bir bataklığa dönüştü.
Dış güçlerin oyuncağı olan muhalefetin lideri el-Baradey darbeciler tarafından kısa bir süre geçici hükümetin Başbakan Yardımcısı olarak göreve getirildi ancak sonrasında kıçına tekme vurulup yollandı.
Yaşanan bu kaos ve iç savaş, Mısır’ı yıllarca geri götürdü.
Mısır’daki bu trajedi, bir halk hareketinin nasıl saptırılabileceğini, dış mihrakların ve içerdeki hainlerin bir ülkeyi nasıl bir uçuruma yuvarlayabileceğinin örneklerinden biri olarak geçti tarihe.

Mısır üzerinden Tahrir tehdidi savuran Özgür el-Baradey’in efendinin unuttuğu bir şey var tabi: burası Türkiye!

Türk milleti, batının köpekliğini yapan el-Baredey’liğe soyunup ülkeyi Mısır’a çevirme hayallerini kursağında bırakır, onu da o hayallerine gömer.
Türk milleti, tarih boyunca ateşle sınanmış, çelikten bir iradeyle yoğrulmuştur.
Özel el-Baradey’in Mısır benzetmesi, bu milletin karakterini zerre anlamadığını gösteriyor.
Türk insanının ruhunda ne var, bir bakalım:
Bağımsızlık aşkı var…
Türk milleti, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, 15 Temmuz’da göstermiştir ki, vatanına uzanan elleri kırar.
Bağımsızlık, bu milletin kırmızı çizgisidir. Ne dış güçlerin maşaları ne de içerdeki provokatörler bu aşkı söndüremez.
Birlik ruhu var…
Türkler, farklı renkleriyle bir gökkuşağı gibidir ama vatan mevzubahis olduğunda tek yürek olur. 15 Temmuz gecesi, tankların önüne yatan teyzeler, göğsünü kurşuna siper eden gençler, bu birliğin destanıdır.
Özgür el-Baradey’in kaos hayalleri, bu birliğin karşısında erir gider.
Tarih bilinci var…
Türk milleti, asırlık tecrübelerle doludur. Osmanlı’daki isyanlar, Cumhuriyet’teki darbeler, hepsi bu milletin hafızasında kazılı. Kaosu Atlantik’ten okyanus ötesine her mesafeden koklar, ona göre gardını alır.
Devlete sadakat var…
Türk insanı, devletini eleştirir, kızar, ama iş vatanın bekasına gelince devletin yanında saf tutar. Çünkü bilir ki, devlet giderse vatan gider, vatan giderse her şey biter.
Batının köpekliğine soyunan el-Baradey’liğe özenen Özgür Özel’in “Mısır’daki gibi meydanlar” tehdidi, Türk milletinin kumaşına uymaz.
Türkiye, provokatörler ve marijinal grupları bir kenara bırakırsak Mısır gibi derin etnik ya da mezhepsel çatışmaların zemin bulduğu bir ülke değil, ki devlet de bu farklılıkları kucaklaştıracak projeyi çoktan hayata geçirdi.
Türk milleti, farklılıklarını zenginlik sayar, ama vatan söz konusuysa omuz omuza durur.
Özel el-Baradey’in bu sözleri, olsa olsa bir siyasi çaresizlik ya da provokasyondur. Ama Özgür el-Baradey şunu unutmasın: Türk milleti, kaos tacirlerine pabuç bırakmaz, onları tacirliğine soyundukları kaos planında boğar.
15 Temmuz’u hatırlayalım. FETÖ’cü hainler, tanklarla, uçaklarla milletin üzerine yürüdü.
Ne oldu?
Millet, sokağa indi, ama kaos için değil, vatan için!
Özgür el-Baradey’in hayal ettiği “Mısır meydanları” değil, vatanını savunan bir halkın destanı yazıldı o gece.
Eğer Özel, milleti sokağa çağırarak kaos peşindeyse, karşısında o geceki ruhu bulur.
Türk milleti, provokatörlerin oyununa gelmez; aksine, onları tarihin tozlu sayfalarına gömer.
Diyelim ki el-Baradey’e özenen Özgür Özel ya da başka biri, Mısır’daki gibi bir kaos planladı. Türk milletinin tepkisi ne olur?
Madde madde, net konuşalım:
- Türk insanı, kaos çağrılarını provokasyon olarak görür. Sokaklar, Özel’in hayalini kurduğu gibi fitne meydanları olmaz; vatanseverlerin birleştiği alanlar olur. Bu millet, kaos isteyenin değil, birliği savunanın yanında yer alır her zaman.
- Türkiye, Mısır gibi zayıf bir devlet değil. Ordu, polis, istihbarat, kaos planlarını anında çözer. Devletin demir yumruğu, vatan hainlerine gereken dersi verir.
- Türk milleti, iç savaşın ne olduğunu bilir. Suriye’yi, Irak’ı, Mısır’ı gördü. Kimse bu ateşe odun taşımaz. Toplum, kaosu değil, sağduyuyu seçer.
Mısır muhalefetinin işbirlikçi lideri el-Baradey’e özenen Özgür Özel’in Mısır benzetmesi, Türk milletinin çelikten iradesini test etmeye kalkan boş bir tehdittir.
Türk insanı, vatanına, birliğine, bağımsızlığına uzanan elleri kırar.
Burası Tahrir Meydanı değil, Çanakkale’dir, 15 Temmuz’dur!
Türk milleti, kaos tacirlerine televizyonda değil, meydanlarda gereken cevabı verir.
Ve o cevap, tarihe altın harflerle yazılır: “Vatan bölünmez, millet uyumaz!”